1923 Türkiye İktisat Kongresi: Kapanış ve Mahmut Esat Bey*

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
294,955
Tepkime puanı
0
17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan Cumhuriyetten önceki son kurucu Kongre, Türkiye İktisat Kongresi, dönemin koşullarına göre oldukça kapsamlı ve net bir Türkiye ekonomisi fotoğrafı vermiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kongrenin aldığı 302 karardan, kurulması oldukça uzun zamandır dillendirilen Halk Fırkası’nın kuruluş programı olan Dokuz Umde Bildirisi çıkararak TBMM Başkanlığı’na takdim etmiştir.

Kongre, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların nerede ise tümünü resmetmiştir; her alanda, ama her alanda…

Özellikle -son savaş orada olduğu için- batısı yıkılmış ve yakılmış bir ülke vardır. Kara yolu neredeyse yoktur, demiryolları yabancı kumpanyalardadır, deniz ticareti, yabancıların elindedir, tütün (Reji) yabancı tekeldir, köylerde temel sorun “asayiş”tir, bunun için köylerin birleştirilmesi önerilmektedir. Tarım toprağı yoktur, tarım aletleri yoktur, makine yoktur, telgraf, telefon, posta yoktur, ölçü ve tartılarda birlik yoktur, banka yoktur, sigorta yoktur, yasa yoktur vs..

Bilgi yoktur. “Eğitimsizlik”, en büyük sorundur. Her “sınıf”, kendi alanında eğitim kurumları kurulmasını ister ve bu, diğer sınıflarca oybirliği ile kabul edilir; yetmez, köylere okul, bu okula ziraat bahçesi, orada öğrencilere şu kadarı sebze, şu kadarı meyve olmak üzere uygulamalı tarım öğretilmesi ve yükseköğrenim gören herkesin bir yıl zorunlu olarak köylerde öğretmenlik yapması istenir.

Gümrük istiklali”, tüm sınıfların oybirliği ile istediği şeydir. “Kabotaj hakkı” da yabancı tekellerin kaldırılması da…

Her sınıf, vergide, resimde indirim, belirli süre vergi ödememe ayrıcalığı ve devlet desteği ister, diğer sınıflar destekler… Her sınıf, “kredi” desteği ve bir sektörel ihtisas bankası ister…

Hiçbir sınıf, yabancı sermayeye karşı değildir ama bütün sınıflar, yabancı sermayenin tekel olarak gelmemesini, ülke yasalarına uymasını ve ülkeyi sömürmemesini ister.

Örnekleri artırabiliriz; ancak şu tespitle yetinmeliyiz: Türkiye İktisat Kongresi’ne bilgi eksikliğinden kaynaklanan kimi haksız yakıştırmalar yerine, harpten yeni çıkmış bir coğrafyanın 1923’e dair fotoğrafını ve daha ilan edilmemiş bir cumhuriyeti bekleyen iktisadi meselelerin neler olduğunu anlamak açısından değerlendirmek daha doğrudur.

Şimdi sözü Kongre’nin fikri mimarı, dönemin genç iktisat Vekili Mahmut Esat Bey’e bırakalım. Bakalım Esat Bey nelere dikkat çekecek:

İktisat Kongresi, Faîdeleri, Neticeleri [İktisat Vekili Mahmut Esat Bey]1


İzmir'den yeni dönmüş olan İktisat Vekilimiz Mahmut Esat beyefendinin Türkiye İktisat Kongresi ile muhtelif İktisadî meselelerimize müteâllik mevzulara temas eden beyanatıdır.

  • İktisat Kongresinin ictimaından ne gibi faideler elde edildiği ve bu gibi kongrelerden ne gibi menfaatler elde edileceği hakkındaki fikirlerinizi lütfen söyler misiniz?

1339 (1923) senesi Türkiye İktisat Kongresini yeni yıl içinde Türkiye için yalnız iktisadî hayatta değil siyasî, hukukî sahalarda dahi yeniliğe, halkçılığa doğru atılmış pek kuvvetli, temelli ve medenî bir eser ve hareket olarak görüyorum.

İlk İktisat Kongresinin bu yıl temin ettiği büyük faideler arasında:

a) Bu mühim ve metrûk memlekette bir iktisat meselesi mevcut olduğunu ortaya koymuş ve Türkiyelileri bunun etrafında düşündürmüş olması;

b) Kongre her sene tekrar edeceğinden bunun memleket için bir nevi millî iktisat kontrolörü mahiyetini iktisap etmesi;

c) Türkiyelilerin kadın erkek muhtelif meslek-i iktisadi erbabının bir arada her sene haklarını ve ihtiyaçlarını tam bir hürriyet ve serbesti dahilinde ve en müterakki ve medeni bir usûl tahtında Meclise ve Hükümete bağıra bağım iblağ ederek Devlet ve Hükümeti tenvir etmesi;

d) Meslekî temsilin ne dereceye kadar kabil-i tatbik ve faideli olabileceğini tedricen gösterebilmesi;

e) Türk milletinin zannedildiği gibi yalnız harp ve darp milleti değil, yabancıların gaddarâne tecavüzünden biraz nefes alınca memleketin asrın manâsına lâyık bir surette inkişafı için derhal medenî işlerle iştigale başlayabileceğini göstermesi;

f) Memleketin muhtelif noktalarına mensup iktisat âmillerini yekdiğeri ile tanıştırmak ve birlik teşkilâtı vücûde getirmekde olmasını buluyorum.

Hâl-i hazırda ki devlet ve hükümet siyasetimizin asri camiaların ihtiyacına uymakta olduğunu ve bunların uzak olmayan bir yarın içinde yerlerini mutlaka iktisadiyata istinat eden esaslı ve manâlı usullere terkedeceğini bir hakikat olarak gibi görüyorum.

Asr-ı hazır devlet sistemleri milletlerin başında entrikacı zümrelerin sahipkârlığını idameden başka bir mahiyeti ve hukukî kıymetli haiz değildir.

İleride İktisadî kongreler bu sistemlerin noksanlarını telâfi edecek bir vasıta da olabilir ve hakiki millî devrin açılmasına saik olurlar.

Devletin siyasetine iktisadiyat hakim olmayan bir memlekette millî idare kurulamaz.

  • Kongre murahasları ve Kongrenin müzakeratı nasıl bir intibâ bırakmıştır?

Kongre müzakeratını Çiftçi, Sanayi, Tüccar ve İşçi Gruplan arasında kemâl-i dikkatle takip ettim. Çok kıymetli şayan-ı istifade meselelere temas edildi. Bunları yakında tab ve neşredeceğiz. Kongreye kadın erkek murahhas olarak 1300’den fazla Türk iktisat âmili iştirak etti ve mesail-i iktisadiyemizi büyük bir alâka ve hararetle teşrih ettiler. Türk milletinin hattâ içimizde bile kabiliyetsizliğini zannedenler için bu pek canlı bir tekzip oldu. İktisadiyatımızın âmillerini temsil eden Kongre'de Türkiyenin tam millî çehresi büyük bir fahr ve gurur ile temaşa edildi.

Gelecek sene birbirini takip edecek olan kongreler faâl ve müsmir neticelerini göstereceklerdir. Bu seneki Kongre mukarreratından mümkün-ü tatbik olanları faaliyet sahasına isâl edildikçe Kongre'nin mahiyeti daha fazla nazarlara ilişecektir.

  • Meşher mutasavver faideyi ve rağbeti temin etti mi?

Kongre salonundaki sergi fevk'alâde idi. Buraya memleketin ikiyüzden fazla kazası nümûnelerle iştirak etti. Ecnebiler de nümûne getirdiler. Güzel memleketimizin kıymetli mahsulâtı, mamulâtı ve emtiasını günlerce seyretmeğe doyum olamıyordu. Sergide muvaffakiyet gösterenlere takdirnameler, madalyalar tevzi edilmektedir.

  • Yeni sergiler küşad edileceği hakkında bir haber aldık. Doğru mudur, efendim?

Bu sene Bursa ve Adana'da bir sınaî, diğeri de ziraî olmak üzere iki büyük satış sergisinin tertibi ile meşguluz. Hattâ, bunlara beynelmilel bir mahiyet de vereceğiz ve memlektimizin iktisadiyatını hariçle temasa getireceğiz.

  • Misak-ı İktisadî hakkında fikirleriniz nedir?

Misak-ı İktisadî'yi tab ve neşr ve tevziinden sonra görebildim. Umarım ki gelecek seneler Kongrelerden tam manâsıyla bir iktisat programı çıkabilecektir.2

  • İktisadiyatımız ve İktisadî siyasetimiz hakkında mütalâanızı Gazeteme dercedebilir miyim?

İktisadiyatımızın dümenini lâzım olduğu yere doğru çevirirken her şeyden evvel devlet siyasetimizi gözden geçirmek lâzım gelecektir. Tanzimat'tan beri devam eden şimdiki Hükümet usulümüz memleketimizin, halkımızın ve tarihimizin ruhiyat ve ihtiyacını hiç bir zaman ifade edememiş ve edememekte bulunmuştur. Çünkü Türkiye devletinin iş devleti olması lâzım gelirdi. Halbuki bir jandarma devleti olmaktan ileri gidemedi. Bu sistem bilhassa iktisadiyatımızın yüzünü hiçbir gün güldüremezdi.

İhtiyar liberal iktisat sistemi Tanzimat ve Meşrutiyet de dahil olmak üzere Türkiye milli iktisadiyatı için öldürücü felâket oldu. Esasen bu mektep, çıktığı, inkişâf ettiği memleketlerde bile bugün mevcudiyetini kaybedecek bir hale geldi.
Bu sistem ile teçhiz edilen millî iktisadiyatımız Tanzimat’tan sonra nefes alamayarak yıkıldı. Bu pek tabii idi. Zira uzun asırlar süren bir tahakküm idaresinden çıkan Türkiye iktisadiyatı pek zayıftı. Liberal iktisat sistemi bu cılız çocuğu gürbüz yabancı iktisadiyatı önüne, müsavi değil, hattâ kapitülasyonlar da nazar-ı itibara alınırsa, gayri müsavi şerait içinde tuttu.

Maateessüf, meşrutiyet iktisat mektebi buna bir çare bulamadı.

İktisadiyatımız bocaladı ezildi. Liberal iktisat sistemi aynı kuvvette memleketler iktisadiyatı için belki tatbik olunabilirdi.

Yeni Türkiye iktisat mektebi, iktisat meslekleri tarihi içinde mâlûm olan mekteplerden, sistemlerden doğrudan doğruya hiç birisine merbut olamaz. Zira hiçbirisi onun ihtiyaçlarını ifade edemez. Fakat bunların hepsinden kendi manâsına göre istifade edebilir.

  • Köy bankaları, ticaret ve sanayi bankaları için lâyiha ihzar edilmiş olduğunu haber aldık. Kredi müessesatına olan ihtiyacımız bunlarla temin edilmiş olacak mıdır?

Bizde büyük teşebbüsat-ı iktisadiyede ve meselâ kredi, sanayi, ziraat, işçi, ticaret işlerinde devletin himaye ve müdahalesi zaruri ve kat'idir. Türkiye her şeyden evvel kredi meselesini halletmek mecburiyetindedir. Köy Bankaları Kanunu lâyihasını bu maksatla Meclise sevkettiğimiz gibi. Ticaret, Sanayi Bankaları kanunu lâyihasını da bu aynı maksadın istihsali için ihzar etlik. Anlayışıma göre, memleketimizin her iktisat işi kredi müessesatı etrafında doğacaktır.

Kredi müessesatından mahrum Türkiye iktisadiyatı millî inkişaftan mahrum kalabilir ve daha uzun asırlar yabancılar hesabına çalışır bir müstemleke mahiyetinden kendisini kurtaramaz. Ellerini mütemadiyen ecnebi sermayesine, kredisine açık bulunduran memleketler esirler ülkesi olmaktan ileri geçemezler. Fakat Türkiye bu kara tehlikeyi yenecektir.

  • Bu yazı Serdar Şahinkaya (2023). Cumhuriyet’ten Önceki Son Kurucu Kongre: Türkiye İktisat Kongresi (İzmir, 17 Şubat – 4 Mart 1923). Telgrafhane Yayınları. Şubat. Ankara. s.357 – 359’a dayanmaktadır.
  • 1
    Yazım şekli korunmuştur.

  • 2
    Hatırlayacaksınız, bu noktaya daha önce değinmiştim.
 
Üst