- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 193,961
- Tepkime puanı
- 0
Hatayspor ve Dinamo Kiev beraberliklerinin ardından yüzdüğü denizde dalgalar artan Galatasaray, Konyaspor karşısında 1-0 kazanarak, gemiyi, tabir-i caizse, güvenli limana yanaştırdı.
Bir takımın sahada oynadığı futbol hakkında yapılan yorumlar, takımınız için kamuoyunda ve taraftarlarınızdaki beklentiler üzerinden şekilleniyor çoğu zaman. Galatasaray taraftarlarına, Şampiyonlar Ligi’nden elendikleri 27 Ağustos akşamı, ocak ayının sonunda Avrupa Ligi’nin namağlup 9.su durumunda ve ligde en yakın rakipleri Fenerbahçe’nin 6 puan önünde olacaklarını söyleseler, muhtemelen bu sevinci yaşamak için, anında bugüne ışınlanmak isterlerdi. Fakat Konyaspor maçına çıkan Galatasaray taraftarları takımlarından şikayetçi, yönetimlerinden birkaç transfer ister ve Avrupa kupalarında ne kadar ilerleyecekleri konusunda güvensiz durumdaydı. Aslında durum ne kamuoyunda yansıtıldığı kadar negatif ne de kağıt üzerinde göründüğü kadar pozitif. Sarı-kırmızılıların bana göre Okan buruk döneminde takım oyunu ve kalite açısından en üst seviyede olduğu dönem, 2022-23 sezonunda Kadıköy’deki Fenerbahçe maçıyla başlayıp sezon sonuna kadar süren 5 aylık dönemdi. Ancak özellikle geçtiğimiz sezonun başında Erden Timur’un futbol aklıyla transfer edilen astronomik maaşlı, fakat katkıları oldukça kısıtlı (bazılarının hiç katkı vermediği) transferlerle başlayan düşüş, Okan Buruk’un takımını, bireysel performanslara çok fazla bağlı, yaratıcılıkta sıkıntılar yaşayan ve alan parsellemesi ile pas trafiğini iyi yapan ortalama Avrupa takımlarına karşı sıkıntı yaşayan bir hale büründürdü. Bu dar kadro ve sahadaki oyun hala Türkiye’de size başarılar getirebilir, ancak ülke dışında mart ve nisan aylarını görmenizi de oldukça zora sokuyor.
Konyaspor Galatasaray’ın tipik savruk oyununun devam ettiği maçın ikinci yarısında aslında rakip kaleyi daha fazla zorlayabilirdi, fakat hem Galatasaray savunması, son haftalarda adından söz ettiren Kramer’i durdurmayı başardı, hem de Konyaspor’un ısrarlı yay etrafından hücum denemelerine karşı fırsat vermemeyi başardılar. Tabii, sari-kırmızılıların savunması geçtiğimiz haftalara göre 1 tık daha iyi görünürken hücumda işler yine iyi gitmiyordu. Galatasaray, çok uzun süredir, son 10 dakikasına 1 farklı önde girdiği ve artık baskıyı kabullendiği iç saha maçlarında rakip alana ani kontrataklar yapamıyor, hızlı akınlarla maçı koparacak baskınları geliştiremiyor ve bu da maç sonlarının adeta bir duvara karşı oynanmasını beraberinde getiriyor. Takımın bu akşam bu son 10 dakikada kalesinde önceki maçlar kadar tehlike görmemesini en önemli sebebi, Osimhen’in maç sonuna kadar sahada kalıp, orta sahaya çıkan rakip defansla savaşmasıydı. Eğer sahada, motivasyonunu ve becerilerini kaybetmiş gibi duran, bıkkın Batshuayi olsaydı, Konyaspor’un atak yenilemeleri daha sık olabilirdi. Ev sahibi kazandı, ama hafta içinde Amsterdam’da işi çok zor olacak.
Son bir notumuz da maçın spikeri Ali Ferahbot’a. Çok uzun süredir bu kadar kötü bir spiker performansı izlememiştim ki kendisi zaten, maç hızlandığında hızlı konuşma ve nefedssiz kalıncaya kadar bağırmayı iyi spikerlik sanan, ülkemizdeki sayısız spikerden birisi. Kendisini bazen öyle kaptırıyor ki, maçın durduğunu 5 saniye bounca anlayamıyor. Bir de meşhur yüzde 99’luk gol pozisyonu klişesi var. Yüzde 100 gol pozisyonu tabiri ne kadar yanlışsa, yüzde 99 da o kadar yanlış. Zira kendisi yüzde 60, 70, 85’lik pozisyonlara bile yüzde 99 yorumunu yapıştırıyor. Zaten futbolda gol pozisyonları böyle yüzdelerle değerlendirilmez, fakat kendisi bir klişeyi bozmayı bu kadar ciddiye alıyorsa, en azından doğru yapmasında yarar var.

Galatasaray tek golle 3 puanı aldı
Bir takımın sahada oynadığı futbol hakkında yapılan yorumlar, takımınız için kamuoyunda ve taraftarlarınızdaki beklentiler üzerinden şekilleniyor çoğu zaman. Galatasaray taraftarlarına, Şampiyonlar Ligi’nden elendikleri 27 Ağustos akşamı, ocak ayının sonunda Avrupa Ligi’nin namağlup 9.su durumunda ve ligde en yakın rakipleri Fenerbahçe’nin 6 puan önünde olacaklarını söyleseler, muhtemelen bu sevinci yaşamak için, anında bugüne ışınlanmak isterlerdi. Fakat Konyaspor maçına çıkan Galatasaray taraftarları takımlarından şikayetçi, yönetimlerinden birkaç transfer ister ve Avrupa kupalarında ne kadar ilerleyecekleri konusunda güvensiz durumdaydı. Aslında durum ne kamuoyunda yansıtıldığı kadar negatif ne de kağıt üzerinde göründüğü kadar pozitif. Sarı-kırmızılıların bana göre Okan buruk döneminde takım oyunu ve kalite açısından en üst seviyede olduğu dönem, 2022-23 sezonunda Kadıköy’deki Fenerbahçe maçıyla başlayıp sezon sonuna kadar süren 5 aylık dönemdi. Ancak özellikle geçtiğimiz sezonun başında Erden Timur’un futbol aklıyla transfer edilen astronomik maaşlı, fakat katkıları oldukça kısıtlı (bazılarının hiç katkı vermediği) transferlerle başlayan düşüş, Okan Buruk’un takımını, bireysel performanslara çok fazla bağlı, yaratıcılıkta sıkıntılar yaşayan ve alan parsellemesi ile pas trafiğini iyi yapan ortalama Avrupa takımlarına karşı sıkıntı yaşayan bir hale büründürdü. Bu dar kadro ve sahadaki oyun hala Türkiye’de size başarılar getirebilir, ancak ülke dışında mart ve nisan aylarını görmenizi de oldukça zora sokuyor.
Konyaspor Galatasaray’ın tipik savruk oyununun devam ettiği maçın ikinci yarısında aslında rakip kaleyi daha fazla zorlayabilirdi, fakat hem Galatasaray savunması, son haftalarda adından söz ettiren Kramer’i durdurmayı başardı, hem de Konyaspor’un ısrarlı yay etrafından hücum denemelerine karşı fırsat vermemeyi başardılar. Tabii, sari-kırmızılıların savunması geçtiğimiz haftalara göre 1 tık daha iyi görünürken hücumda işler yine iyi gitmiyordu. Galatasaray, çok uzun süredir, son 10 dakikasına 1 farklı önde girdiği ve artık baskıyı kabullendiği iç saha maçlarında rakip alana ani kontrataklar yapamıyor, hızlı akınlarla maçı koparacak baskınları geliştiremiyor ve bu da maç sonlarının adeta bir duvara karşı oynanmasını beraberinde getiriyor. Takımın bu akşam bu son 10 dakikada kalesinde önceki maçlar kadar tehlike görmemesini en önemli sebebi, Osimhen’in maç sonuna kadar sahada kalıp, orta sahaya çıkan rakip defansla savaşmasıydı. Eğer sahada, motivasyonunu ve becerilerini kaybetmiş gibi duran, bıkkın Batshuayi olsaydı, Konyaspor’un atak yenilemeleri daha sık olabilirdi. Ev sahibi kazandı, ama hafta içinde Amsterdam’da işi çok zor olacak.
Son bir notumuz da maçın spikeri Ali Ferahbot’a. Çok uzun süredir bu kadar kötü bir spiker performansı izlememiştim ki kendisi zaten, maç hızlandığında hızlı konuşma ve nefedssiz kalıncaya kadar bağırmayı iyi spikerlik sanan, ülkemizdeki sayısız spikerden birisi. Kendisini bazen öyle kaptırıyor ki, maçın durduğunu 5 saniye bounca anlayamıyor. Bir de meşhur yüzde 99’luk gol pozisyonu klişesi var. Yüzde 100 gol pozisyonu tabiri ne kadar yanlışsa, yüzde 99 da o kadar yanlış. Zira kendisi yüzde 60, 70, 85’lik pozisyonlara bile yüzde 99 yorumunu yapıştırıyor. Zaten futbolda gol pozisyonları böyle yüzdelerle değerlendirilmez, fakat kendisi bir klişeyi bozmayı bu kadar ciddiye alıyorsa, en azından doğru yapmasında yarar var.

Galatasaray tek golle 3 puanı aldı