- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 295,472
- Tepkime puanı
- 0
ABD merkezli Cargill firmasının Bursa’nın Orhangazi ilçesinde birinci sınıf tarım arazisine hukuksuz bir şekilde kurduğu Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimi yaptığı fabrika, tarım ve sulak alanlara ciddi zarar veriyor.
195 bin metrekare alan üzerinde, etrafı zeytin ağaçları ile çevrili olan fabrikanın her yıl yeraltından 1 milyon metreküp su çektiği belirtiliyor.
Başta İznik Gölü ve çevresindeki su kaynaklarını olmak üzere doğaya zarar vermeyi sürdüren tesis, CHP’li Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’nın konuyu TBMM’ne taşımasıyla bir kez daha gündeme geldi.
BirGün'ün aktardığına göre Cargill Tarım ve Gıda Sanayi A.Ş. hakkında uzun yıllardır devam eden hukuksuzluk iddialarını Meclis gündemine taşıyan Pala, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği 10 maddelik yazılı soru önergesine iki aydır yanıt verilmediğini söyledi.
Pala, önergesinde yalnızca bölgedeki çevre katliamına değil, aynı zamanda Türkiye’de “yargı kararlarının fiilen boşa düşürülmesi” sorununa da dikkat çekerek "Ekolojik felaket kapıda" dedi.
Fabrikaya ilişkin 1998’den bu yana Bursa İdare Mahkemeleri, Danıştay 6. ve 10. Daireleri ile AİHM tarafından verilen toplam 11 iptal kararının bulunduğunu anımsatan Pala ‘‘Bu kararlar, ‘Tarım Arazilerinin Korunması’ ilkesini ihlal eden imar planlarını, yapı ruhsatlarını ve tarım dışı kullanım izinlerini açıkça hükümsüz kılıyor. Ancak iptal edilen her işlemden sonra, ilgili kurumlar yeni bir ‘mevzi imar planı’ veya ‘yönetmelik değişikliği’ ile fabrika faaliyetlerini sürdürebilmek için zemin hazırlıyor. Türkiye’de hukuk devleti varsa, Danıştay kararıyla kesinleşmiş hükümler 27 yıldır niye uygulanmıyor? Tarım toprağı ve İznik Gölü hangi gerekçeyle küresel bir şirkete armağan ediliyor?’’ diye sordu.
Hukuka aykırı kazanılmış imtiyaz döngüsünün son bulması gerektiğini vurgulayan Pala ‘‘Fabrika İznik Gölü’ne birkaç km mesafede bulunuyor. Bölgedeki çiftçiler ve çevre örgütleri, mısır nişastası üretiminden kaynaklanan atıkların yer altı sularına karıştığını, toprağın yapısının bozulduğunu, gölde alg artışı riskini büyüttüğünü belirtiyor’’ dedi. 2018’de AİHM’in verdiği “hak ihlali” kararını anımsatan Pala, “Uluslararası alanda Türkiye mahkûm edildi. Buna rağmen bakanlıklar adım atmıyor’’ dedi.
Cargill kararlarının yalnızca bir şirket meselesi olmadığını, Türkiye’de tarım-çevre-sanayi dengesini kalıcı biçimde bozacak emsal oluşturmaya başladığını anımsatan Pala “Bakanlıklar bu tutumu sürdürürse, yarın ülkenin dört bir yanında bereketli tarım toprakları beton saha haline gelir; kıtlık tehlikesi kapımıza dayanır” uyarısında bulundu. Pala, şöyle devam etti:
“Toprağımızdan, suyumuzdan taviz veremeyiz. 11 kez iptal edilen bir projeyi kurtarmak için hukuk eğilip bükülemez. Mahkeme kararını uygulamayan, tarım arazisini korumayan her yetkili sorumludur. Cargill örneği, kamu otoritesinin tarafsızlığını ve halk yararını hatırlayacağı bir dönüm noktası olmak zorunda. Konunun sonuna kadar takipçisi olacağız; çevre ve halk sağlığı için geri adım atmayacağız.”
ABD’li gıda tekellerinden Cargill’in Türkiye hikâyesi, AKP iktidarının şirkete büyük kıyakları, mahkeme kararlarına rağmen verdiği teşvikler ve işçi düşmanlığı ile gündeme gelmişti. Daha önceki yıllarda da iktidar tarafından yüzde 70 vergi indirimi uygulanan şirket, AKP iktidarında Türkiye’de hızla büyüdü.
Ülke gündemine Bursa’daki hukuksuzluklarla oturan şirket Orhangazi’de 1997’de "tarımsal sanayi kuruluşları için ÇED Raporu hazırlanması zorunluluğu" kaldırılması ve mahkeme süreçleri ile gündeme gelmişti. Cargill’in hukuksuz tüm işlemleri mahkeme kararıyla iptal edilmesine hatta bu konunun AİHM’e taşınması ve Türkiye mahkum edilmesine karşın şirketin faaliyetlerine devam etmesi dikkat çekmişti.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi süreci de iddialara göre yine Cargill’in isteğiyle gerçekleştirildi. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, büyük ölçüde ABD’de üretilen mısır ithalatı nedeniyle hukuksuzluklara göz yumduğu öne sürülmüştü.
195 bin metrekare alan üzerinde, etrafı zeytin ağaçları ile çevrili olan fabrikanın her yıl yeraltından 1 milyon metreküp su çektiği belirtiliyor.
Başta İznik Gölü ve çevresindeki su kaynaklarını olmak üzere doğaya zarar vermeyi sürdüren tesis, CHP’li Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’nın konuyu TBMM’ne taşımasıyla bir kez daha gündeme geldi.
11 iptal kararı var
BirGün'ün aktardığına göre Cargill Tarım ve Gıda Sanayi A.Ş. hakkında uzun yıllardır devam eden hukuksuzluk iddialarını Meclis gündemine taşıyan Pala, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği 10 maddelik yazılı soru önergesine iki aydır yanıt verilmediğini söyledi.
Pala, önergesinde yalnızca bölgedeki çevre katliamına değil, aynı zamanda Türkiye’de “yargı kararlarının fiilen boşa düşürülmesi” sorununa da dikkat çekerek "Ekolojik felaket kapıda" dedi.
Fabrikaya ilişkin 1998’den bu yana Bursa İdare Mahkemeleri, Danıştay 6. ve 10. Daireleri ile AİHM tarafından verilen toplam 11 iptal kararının bulunduğunu anımsatan Pala ‘‘Bu kararlar, ‘Tarım Arazilerinin Korunması’ ilkesini ihlal eden imar planlarını, yapı ruhsatlarını ve tarım dışı kullanım izinlerini açıkça hükümsüz kılıyor. Ancak iptal edilen her işlemden sonra, ilgili kurumlar yeni bir ‘mevzi imar planı’ veya ‘yönetmelik değişikliği’ ile fabrika faaliyetlerini sürdürebilmek için zemin hazırlıyor. Türkiye’de hukuk devleti varsa, Danıştay kararıyla kesinleşmiş hükümler 27 yıldır niye uygulanmıyor? Tarım toprağı ve İznik Gölü hangi gerekçeyle küresel bir şirkete armağan ediliyor?’’ diye sordu.
'Türkiye mahkûm edildi, bakanlıklar adım atmıyor'
Hukuka aykırı kazanılmış imtiyaz döngüsünün son bulması gerektiğini vurgulayan Pala ‘‘Fabrika İznik Gölü’ne birkaç km mesafede bulunuyor. Bölgedeki çiftçiler ve çevre örgütleri, mısır nişastası üretiminden kaynaklanan atıkların yer altı sularına karıştığını, toprağın yapısının bozulduğunu, gölde alg artışı riskini büyüttüğünü belirtiyor’’ dedi. 2018’de AİHM’in verdiği “hak ihlali” kararını anımsatan Pala, “Uluslararası alanda Türkiye mahkûm edildi. Buna rağmen bakanlıklar adım atmıyor’’ dedi.
Cargill kararlarının yalnızca bir şirket meselesi olmadığını, Türkiye’de tarım-çevre-sanayi dengesini kalıcı biçimde bozacak emsal oluşturmaya başladığını anımsatan Pala “Bakanlıklar bu tutumu sürdürürse, yarın ülkenin dört bir yanında bereketli tarım toprakları beton saha haline gelir; kıtlık tehlikesi kapımıza dayanır” uyarısında bulundu. Pala, şöyle devam etti:
“Toprağımızdan, suyumuzdan taviz veremeyiz. 11 kez iptal edilen bir projeyi kurtarmak için hukuk eğilip bükülemez. Mahkeme kararını uygulamayan, tarım arazisini korumayan her yetkili sorumludur. Cargill örneği, kamu otoritesinin tarafsızlığını ve halk yararını hatırlayacağı bir dönüm noktası olmak zorunda. Konunun sonuna kadar takipçisi olacağız; çevre ve halk sağlığı için geri adım atmayacağız.”
Cargill ve Türkiye
ABD’li gıda tekellerinden Cargill’in Türkiye hikâyesi, AKP iktidarının şirkete büyük kıyakları, mahkeme kararlarına rağmen verdiği teşvikler ve işçi düşmanlığı ile gündeme gelmişti. Daha önceki yıllarda da iktidar tarafından yüzde 70 vergi indirimi uygulanan şirket, AKP iktidarında Türkiye’de hızla büyüdü.
Ülke gündemine Bursa’daki hukuksuzluklarla oturan şirket Orhangazi’de 1997’de "tarımsal sanayi kuruluşları için ÇED Raporu hazırlanması zorunluluğu" kaldırılması ve mahkeme süreçleri ile gündeme gelmişti. Cargill’in hukuksuz tüm işlemleri mahkeme kararıyla iptal edilmesine hatta bu konunun AİHM’e taşınması ve Türkiye mahkum edilmesine karşın şirketin faaliyetlerine devam etmesi dikkat çekmişti.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi süreci de iddialara göre yine Cargill’in isteğiyle gerçekleştirildi. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, büyük ölçüde ABD’de üretilen mısır ithalatı nedeniyle hukuksuzluklara göz yumduğu öne sürülmüştü.