Halepçe'den Bosna'ya; Grozni'den Gazze'ye değişmeyen İslam dünyası

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
145,738
Tepkime puanı
0
2014 yılı sonbaharında, hayatımın en acı ve en mutlu 3 gününü Halepçe'de geçirdim.

Bunun başlıca sebebi, sakince akan bir derenin kenarında, nar bahçeleri arasında, Sümerlere hayat veren Kürtlerin doğum kalesi olan Zağros Dağları'nın böldüğü Batı ve Doğu dünyasının şeytani sessizliğine karşı bir çığlık olarak kendimi görmemdi.

"Beni ye" diye çatlayan nar ağaçlarından sarkan narların kimyasal kalıntılar nedeniyle bir tanesini bile tadamamak korkunçtu. Bu, "Beni sev" diyen bir çocuğu sevememek gibiydi.

Kısaca, kimyasal saldırıdan insan, hayvan ve bitkiler de nasibini almıştı. Belki de bu acı bir asır daha devam edecekti.

Osmanlı-İran sınırının geçtiği, Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan (1639) beri İran sınırına çok yakın olan Halepçe'de yaklaşık 76 bin kişi yaşıyordu.

Hemen yukarısında, İran sınırına oldukça yakın Hurmal Kasabası vardı.

Her iki yerleşim merkezi de İran'a yakınlığı nedeniyle, milyonların öldüğü anlamsız 1980-1988 İran-Irak Savaşı sırasında defalarca el değiştirmiş ve Irak için stratejik bir öneme sahip olmuştu.

Gerçi Halepçe'nin ilk çığlığını duyuran, Siverekli hemşehrim Ramazan Öztürk idi. Ben ondan 26 yıl sonra Halepçe'ye gitmiştim.

Amacım, bölgede İran ve Türkiye algısı üzerine bir saha çalışması yapmaktı.

Dindar Halepçe sokaklarında manevi havayı teneffüs etmek ve bu unutulan zulmü dünyaya hatırlatmaktı.

Çünkü unutulan zulüm, Gazze'de görüldüğü gibi, en az 10 kezdir tekrarlanmaktadır.

fazla oku​


Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) ve belki de tüm Irak'ın en dindar halkı olan Halepçe'deki Müslüman Kürt halkı neden hedef seçilmişti?

Esasen bu olay, Mısırlı Fethi Şinnavi'nin tabiriyle "İslam ümmetinin yetimi ve Selahaddin Eyyubi'nin torunu, Ehl-i Beyt'in Ensar'ı" olan Kürt halkının ikinci kimyasal saldırıya maruz kalışıydı.

Kürt Şeyh Mahmud Berzenci (1881-1956), tıpkı Şeyhlerin Şeyhi ve Arap olan Uceymi Sadun Paşa gibi İngilizlere karşı kıyam ettiği dönemde bu zulüm başlamıştı.

Bu durumu, Kürtlerin Âşık Veysel'i sayılabilecek Kavis Ağa destanlaştırmıştı.


Kadiri tarikatından olan Şeyh Mahmud aynı zamanda seyittir.

1901 yılında, II. Abdülhamid'in davetiyle İstanbul'a gelmişti.

Ancak 7 yıl sonra, İttihatçıların gazabına uğrayarak idamla yargılanacaktı.

Ancak halkın desteğiyle idamından vazgeçildi.

Kerkük, Musul, Erbil ve Bağdat Valisi Süleyman Paşa'nın 19'uncu yüzyılda kurduğu Süleymaniye'yi kontrol eden Berzenci, 1923'te sıkışınca Anadolu direnişinden yardım istemişti.

Bu çağrı, hala "Jı bıra xwe yê Tırka ra hawar bıke" ("Türk kardeşlerinden yardım iste") şeklinde Kürt hafızasında "Hawar" (İmdat) olarak yerini korumaktadır.

Ancak onu da, tıpkı Suriye ve Yemen gibi çaresizliğe terk ettik.

İngilizler, tarihte ilk kez Süleymaniye'deki sivil halkın üzerine uçaklarla kimyasal bombalar ve makineli silahlarla saldırı düzenlemişti. Binlerce kişi şehit olmuştu.

Bu saldırının ikinci versiyonunu, eski bir Rus uçağı ve yine Batı ruhlu bir ölüm uşağı olan Saddam Hüseyin gerçekleştirdi.

Saddam, Hafız Esad'la aynı fikrin çocuğuydu. Her ikisinin de ilham kaynağı, Rum Ortodoks kökenli Mişel Eflak'tı (detaylı bilgi için).

Hem de Allah'ın "Enfal" ayetiyle…

Sanki İngilizler, Kızılderililere saldırıyordu. Şeyh Mahmud Berzenci de Berde Kahramanı da İngilizlere esir düşmüştü.


Saddam'ın Sadneya Hapishanesi olan Süleymaniye'deki Kızıl Hapishane (Emni Sürekka),(solda), Saddam'ın artığı silahlar (ortada) ve Süleymaniye'de İngiliz savaş arabası (sağda)

Saddam'ın "Sadneya hapishanesi" olan Süleymaniye'deki Kızıl Hapishane (Emni Sürekka), Saddam'ın artığı silahlar ve Süleymaniye'de İngiliz savaş arabası



Ancak halkın isyanı artarak devam edince, Hindistan'a sürgüne gönderilen Şeyh, yedi ay sonra (1922) geri getirilmek zorunda kaldı.

İyi bir şair de olan Berzenci, dönüşünde hem İngilizlerle savaşmış hem de Bağdat ve İstanbul'a ulaşan "Cihad" gazetesini çıkarmıştı.


İngilizlere dinenen Berzenci’nin bayrağı (solda), ve IKBY Sözcüsü Sefin Dızayi ile Hüseyin Şeyhanlıoğlu (sağda)

İngilizlere dinenen Berzenci’nin bayrağı (solda), ve IKBY Sözcüsü Sefin Dızayi ile Hüseyin Şeyhanlıoğlu (sağda)



Halepçe'ye Kimyasal Saldırı

Saddam Hüseyin ve kuzeni Kimyasal Ali Mecid, "Kürt sorunundan sonsuza kadar kurtulmak" için "Enfal" ismini verdikleri, ülke tarihinin en kanlı operasyonuna girişti.

Kara harekâtları, havadan bombalamalar, yerleşim yerlerinin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal saldırılar Enfal operasyonunun başlıca yöntemleriydi.

Kimyasal bombalar ilk olarak Balisan Vadisi'nde kullanıldı. Bu saldırıda kaç kişinin öldüğü hâlâ tam olarak bilinmiyor. Balisan'ı, Şanexşê Köyü takip etti.

Rejim güçleri burada toplanan Talabani'ye bağlı güçlere ve ailelerine saldırdı. 28 kişi öldü, 300 kişi yaralandı.

Kimyasal saldırıların üçüncü ve en büyüğü ise Mecid'in komuta ettiği Irak birlikleri tarafından 16 Mart 1988'de gerçekleştirildi.

Önce hava bombardımanı, ardından her şeyi yok eden topçu atışları başladı. Ancak Halepçe sakinleri, yıllardır süren savaş nedeniyle bu durumu artık yaşamlarının bir parçası olarak görüyorlardı.

Sokaklarda hâlâ insanlar dolaşıyor, Zağros Dağları'na gelen baharın otlarını koyunlarına yediren çobanlar geziniyordu. Çünkü zalim Irak ordusunun taktiğinden habersizdiler.

Irak ordusu, önce bölgeyi konvansiyonel silahlarla bombalayarak camları kırdı. Bunun ardından kimyasal bombalar devreye girdi. Camlar kırıldığı için evlerin içine kaçanlar da zehirli gazlardan kurtulamayacaktı.

İkinci bombardıman başladığında kesif bir koku yayıldı. Hayatta kalanların çoğunun "elma kokusu" olarak tanımladığı bu kokuya kimse anlam veremedi. Kokuyu genizlerinde hissedenler birer birer ölmeye başladı.

Havada uçan kuşlar bile yere düşüyordu.


Emni Sürekka Cezaevi'nde her cam, ölen bir kişiyi (200 bin), her yıldız ise yakılan bir köyü (5 bin) temsil ediyor (solda), Halepçe sokaklarında ben, 14 Kasım 2014 (sağda)

Emni Sürekka Cezaevi'nde her cam, ölen bir kişiyi (200 bin), her yıldız ise yakılan bir köyü (5 bin) temsil ediyor (solda), Halepçe sokaklarında ben, 14 Kasım 2014 (sağda)



Bombardımanda Alman ve ABD malı hardal, sarin ve VX gibi gazlar içeren bombalar kullanılmıştı. Gazı soluyanların derileri yanmaya başladı, solunum sistemleri çöktü.

Kimisi evinin kapısının eşiğinde, kimisi bahçesinde, kimisi duvar dibinde, kimisi ise ‘kurtulurum' umuduyla kaçtığı dağ yolunda ölüme yakalandı. 17 Mart'a kadar aralıklarla süren saldırılarda ölenlerin sayısı hâlâ tam olarak bilinmiyor.

Çoğu kaynağın ortaklaştığı rakamlar, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 5 bin kişinin öldüğü, 14 bin 765 kişinin ise yaralandığını gösteriyor.


İslam dünyasının sessizliği

Peki, o gün İslam dünyası (İslam İşbirliği Teşkilatı - İİT) ne yapıyordu?

Kuveyt ve Amman, küresel ısınma nedeniyle azalan penguen nüfusunu tartışıyordu.

Halepçe'de bugün bile özürlü insan ve hayvan oranı, Hiroşima ve Nagazaki'den 5 kat fazladır.

Bu durumdan ders almayan İslam dünyası, 6 yıl sonra Grozni'de on binlerin, Bosna'da ise en az 200 bin kişinin soykırıma uğradığı trajedileri yaşadı.

Şimdi ise en az 50 bin kişinin şehit edildiği Gazze soykırımıyla yüzleşiyoruz.

Dün geceden beri de ABD ve İngiltere uçakları, Veysel Karani'nin memleketi olan San'a'yı, yani Yemen'i bombalıyor.

Unutulmasın ki:

↠ Unutulan zulüm tekrarlanır.

↠ Bugün aynı durum Gazze'de de geçerlidir.

Bu nedenle Gazze'nin şehitlerinin çeneleri mutluluktan kapatılamıyor ve yüzleri gülümsüyor.





*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Halepçe
GAZZE
Hüseyin Şeyhanlıoğlu
yazarlar
Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Independent Türkçe için yazdı
Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu
Pazartesi, Mart 17, 2025 - 08:00
Main image:
1340991-1145727510.jpg

<p>1988 Halepçe katliamıyla özdeşleşen "Baba ve oğul"</p>
TÜRKİYE'DEN SESLER
related nodes:
Saddam’ın Kürtlere yönelik "elma kokulu" katliamı: Halepçe
Elma kokusuyla gelen soykırım: Halepçe
Soykırım veya soy kurutma
Type:
news
SEO Title:
Halepçe'den Bosna'ya; Grozni'den Gazze'ye değişmeyen İslam dünyası
copyright Independentturkish:
 
Üst