- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 277,359
- Tepkime puanı
- 0
Devrik Baas rejimi güçlerince unutturulmaya çalışılan Şubat 1982'deki Hama Katliamı'nın sır perdeleri aralanıyor. Rejimin yıkılmasının ardından Hama halkı, hafızalarına kazınan korkunç katliamda gördüklerini yıllar sonra ilk kez korkmadan paylaşmaya başladı. Hama kent merkezinde birçok yerleşimi yerle bir eden rejim güçleri, kentte yaşları 15 ve üstü erkekleri toplamaya başladı. Katliama henüz 16 yaşındayken tanıklık eden Arefe, aile bireyleriyle birlikte alıkonularak Humus yolu üzerindeki porselen fabrikasına götürüldü. AA ekibi, katliamın 43. yıl dönümünde, Hama'da yaşayan Arefe ile porselen fabrikasına gitti. "BU MEKAN ESED ÇETELERİNİN SUÇ YUVASIYDI" Katliamdan sonra fabrikaya ilk kez giren Arefe, "Araçlarla bizi bu bölgeye indirdiler. Bu mekana 43 yıl sonra ilk kez giriyorum. Bu mekan Esed çetelerinin suç yuvasıydı." dedi. Fabrikadaki büyük hangarın kapısını elleriyle açan Arefe, yaşadığı acılarla yeniden yüzleşti. Katliamda rejim güçlerinin sivilleri topladığı mekanı içeride gezerek anlatan Arefe, "Evet bizi tam buraya aldılar. Burası bizi tuttukları yer. (Eliyle yan tarafı göstererek) Şurada bir bölüm vardı insanları içinde tutuyorlardı, askeri yetkililer şurada ve burada duruyordu. Sağ ve sol tarafta duran askerler, kapıdan içeri girenleri vuruyordu. Hangarda bizi oturttukları yer burasıydı. Hangarda yaklaşık 5 bin kişi vardı. İnsanlar sığmıyordu, üst üsteydi." ifadelerini kullandı. Hangarda aile bireyleriyle tutulduğu noktayı gösteren Arefe, "Ailemle tam burada tutulduk. Burada uyuduk. Yemek ve içecek yoktu. Tuvaletler bile yoktu. Kimse sıkıştığını korkusundan anlatmazdı çünkü dışarda vurulmak vardı." diye konuştu. "KOMUTAN KENDİ ŞİVESİYLE 'ŞEHADET GETİRİN' DEDİ Arefe, "Unutmaya çalıştığımız yarayı tekrar bize gösterdiniz ancak asla unutmadık." şeklinde konuştu. Tutuklanmadan önce kent merkezinde gördüklerini aktaran Arefe, rejim güçlerinin mahallelerine 20 Şubat'ta girdiğini ve herkesi evlerden çıkması konusunda uyardığını söyledi. Arefe, evden çıkarıldıktan sonra rejim güçlerinin yaşı 15 üstü olanları alıkoyduğunu vurgulayarak, "Bize 'Ellerinizi duvara koyun, başınızı kaldırın!' diye emir verdiler. Ardından ağır hakaretler, küfürler ve insan onuruna yakışmayan sözler söylediler. En sonunda, komutan kendi şivesiyle 'Şehadet getirin' dedi. 30'dan fazla tüfek doldurulmuş ve ateş etmeye hazırdı. Yaklaşık 15 dakika boyunca bu psikolojik işkence devam etti.” dedi. Buradan sonra Kusur Mahallesi’ne götürüldüklerini dile getiren Arefe, daha sonra turuncu araçlarla porselen fabrikasına sevk edildiklerini aktardı. "Kamyonun kapıları açıldığında, bizi aşağı indirirken sopalarla, kırbaçlarla dövdüler. Ağır hakaretler eşliğinde isimlerimizi kaydettiler ve sonra büyük bir depoya kapattılar." ifadelerini kullandı. "BU YARA SONSUZA KADAR KALACAK VE UNUTULMAYACAK" Burada çok zor günler geçirdiklerini belirten Arefe, "Her 3 günde bir, bize 1 ekmek atıyorlardı; sanki koyunlara yem verir gibi. Bir kez konserve yiyecek verdiler, keşke hiç vermeselerdi! Çünkü konserve kutularını bize taş gibi fırlattılar; kafana denk gelirse yaralanıyordun. Burada her gün aşağılanıyor, dövülüyorduk." diye konuştu. Arefe, "Buraya adım attığım anda, eski yaralarımın tekrar açıldığını hissettim. Sanki o zamana geri dönmüş gibiyim. Hama halkının yarası asla iyileşmez. Bu yara sonsuza kadar kalacak ve unutulmayacak. Zulüm asla unutulmaz ve zalim asla cezasız kalmaz. Allah'ın izniyle adalet mutlaka yerini bulacak." şeklinde konuştu. "CESETLER ÜST ÜSTEYDİ" Hangarın dışında bulunan sorgu odası ve bodrumu da gösteren Arefe, "Hangardan bir grubu (bodruma) buraya getirdiler, göz doktoru Hikmet Hani'nin cesedini gördüm. Merdivenlerde ceset ve yaralılar vardı. İşkence görmüşlerdi. Merdivenlere cesetlerle ölmek üzere olanları toplamışlardı. Cesetler üst üsteydi." dedi. Arefe, havasız bodrumda o dönem yüzlerce kişinin kaldığını ve hayatta kalanları ise Tedmur Hapishanesi'ne naklettiklerini anlattı. Kendisi de bir süre sonra Tedmur Hapishanesi’ne nakledildi ve orada 11 sene zindan hayatı yaşadı.