- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 311,372
- Tepkime puanı
- 0
Sürekli silinip üzerine yeni çizimlerin yapıldığı bir kara tahta ya da iktidarların boyadığı bir duvar, coğrafya. “Coğrafya kaderdir” sözüyle her karşılaştığımda her nedense hâlâ dağları, denizleri, dağlarda mesken tutan eşkıyaları, enginlere yelken açan korsanları, yaşanmış ve yaşanacak olan tüm serüvenleri hatırlarım. Oysa tüm coğrafyalar siyasileşmiş ve doğal çizimler yerlerini çoktan siyasi olanlara bırakmıştır. Fiziki coğrafya çok derinlerde kaldı, ona ulaşamazsınız; kazdıkça jeolojik katmanlar yerine iktidarların farklı üsluplarla çizdikleri çizimlerle karşılaşırsınız. Coğrafya, çizimlerin üst üste bindiği bir palimpsest. İlk başlarda yere çizilenler, coğrafyanın doğal çizgileriyle dans ederlerdi. Yeryüzü sakinleri doğanın çizgilerini izler, açık uçlu göçebe çizgilerin üzerinde yolculuklara çıkarlardı. Fakat bir gün akıllarına çizgilerin açık uçlarını birleştirmek geldi ve icat ettikleri formların içine yerleşmeye karar verdiler; o zamandan beri yerleşikler. Tersi de doğru olabilir. Yerleşmeye karar verdikten sonra kapalı formlar icat etmiş de olabilirler. Ve bir zamanlar yerin yüzeyinde hareket edenler, şimdi yerleştikleri kapalı formların içinde tutsak; serüvenler çok derinlerde kaldı. Yerleştikleri formların şeklini belirleyen, artık iktidardır. Ve haliyle özgürleşmeyi de iktidarlardan bekliyorlar. İktidarlar değiştikçe sadece formların şekli ve hacimleri değişir, kimi biraz daha ferah, çoğu tavuk kümesini andırıyor. Fakat formların dışına çıkmak, kimsenin aklının ucundan geçmiyor.
Sahi, hangi coğrafya kaderdir? Fiziki coğrafya mı yoksa siyasi coğrafya mı? Olayların akışı formlar tarafından belirleniyorsa kaderiniz iktidarların elindedir. Formların şeklini belirleyen iktidarlar hayatınızın akışını da belirleyecek ve taşmayasınız diye dere yataklarınızı ıslah edecektir. Hayatımız yeryüzünde değil, beton yataklarda geçiyor. Yeryüzü durmadan yeniden biçimlendirilirken form olarak bedenler de bu biçimlendirmeden ne yazık ki kaçamıyor. İktidarların yakalama aygıtlarına yakalanan çoğu özne artık coğrafyayı hatırlamıyor. Yeryüzünün kuvvetleri, cemreler, kocakarı soğukları, kırlangıç fırtınaları, bir zamanlar yeryüzünde fırtına gibi esen şarabi eşkıyalar bugün Saatli Maarif Takviminin yapraklarında kalmış notlardır. Yeryüzüyle hiçbir bağlantısı olmayan, yapay olarak iklimlendirilmiş AVM’ler gibi steril mekânlara kirli kıyafetleriyle yeryüzü giremez, coğrafya yaşadığımız mekânlardan dışlanmıştır.
Topoğrafyası, iklimi, bitki örtüsü ve hayvan topluluklarıyla coğrafya, durmadan yolculuğa çıkan ve kendileriyle birlikte yolculuğa çıkanları da kahramanlaştıran kuvvetler çokluğudur. Kahramansı yolculuklar yeryüzünde geçer, yeryüzünün tüm aşamalarını geçip sonunda yurduna dönen kişiye kahraman denir. Günümüzde kahramanların olmamasının nedeni, coğrafyanın yaşam mekânlarından dışlanmasıdır. Sanal mekânlarda yolculuğa çıkanlar karşılarına çıkan linkleri tıkladıkça yurtlarını unutabilir ve bir daha yurtlarına dönemeyebilirler. Geri dönebilenler ise yurtlarını yerinde bulamayabilir. Kişinin hayatı artık beklendiği gibi çizgisel bir gelişme göstermez.
Bugün başınıza her an kişisel, doğal ya da sosyal bir olay gelebilir ve zaman çizelgeniz sürekli kırılabilir. Zaman çizelgelerinin kırıklarla dolu olduğu bir coğrafyada kişisel, doğal ve sosyal, aklınıza gelebilecek her türlü olaya maruz kalabilirsiniz. Şayet coğrafya kaderse, kaderlerin en kötüsü, fiziki coğrafyanın siyasal coğrafya tarafından işgal edilmesidir. Teknik becerinizle fiziki coğrafyanın yaptırımlarından kaçabilirdiniz, fakat siyasal coğrafyadan kaçmak hiç de kolay değil, formların içine yerleşmiştir, formların içinde kaldığınız sürece enseleneceksiniz. Coğrafyaların siyasileşmesiyle birlikte tek başına coğrafya terimi hiçbir anlam ifade etmiyor. Hangi coğrafya? Siyasi coğrafya fiziki coğrafyanın tüm fiziki özeliklerini silip yeniden yazmıştır. Elbette iktidarlar yeryüzüne form dayatmaya devam edecek, yine de tekil bedenler her zaman dayatılan formlardan kaçabilir. Hayatın en temel özelliği, asla ele geçmemesi. Siz hayatı kavrayıp biçim vermeye çabalarken hayat çoktan avcunuzdan sıvışıvermiştir. Ve bastırılan coğrafya, isyan eden bedenlerde yeniden yüzeye çıkabilir.
Sahi, hangi coğrafya kaderdir? Fiziki coğrafya mı yoksa siyasi coğrafya mı? Olayların akışı formlar tarafından belirleniyorsa kaderiniz iktidarların elindedir. Formların şeklini belirleyen iktidarlar hayatınızın akışını da belirleyecek ve taşmayasınız diye dere yataklarınızı ıslah edecektir. Hayatımız yeryüzünde değil, beton yataklarda geçiyor. Yeryüzü durmadan yeniden biçimlendirilirken form olarak bedenler de bu biçimlendirmeden ne yazık ki kaçamıyor. İktidarların yakalama aygıtlarına yakalanan çoğu özne artık coğrafyayı hatırlamıyor. Yeryüzünün kuvvetleri, cemreler, kocakarı soğukları, kırlangıç fırtınaları, bir zamanlar yeryüzünde fırtına gibi esen şarabi eşkıyalar bugün Saatli Maarif Takviminin yapraklarında kalmış notlardır. Yeryüzüyle hiçbir bağlantısı olmayan, yapay olarak iklimlendirilmiş AVM’ler gibi steril mekânlara kirli kıyafetleriyle yeryüzü giremez, coğrafya yaşadığımız mekânlardan dışlanmıştır.
Topoğrafyası, iklimi, bitki örtüsü ve hayvan topluluklarıyla coğrafya, durmadan yolculuğa çıkan ve kendileriyle birlikte yolculuğa çıkanları da kahramanlaştıran kuvvetler çokluğudur. Kahramansı yolculuklar yeryüzünde geçer, yeryüzünün tüm aşamalarını geçip sonunda yurduna dönen kişiye kahraman denir. Günümüzde kahramanların olmamasının nedeni, coğrafyanın yaşam mekânlarından dışlanmasıdır. Sanal mekânlarda yolculuğa çıkanlar karşılarına çıkan linkleri tıkladıkça yurtlarını unutabilir ve bir daha yurtlarına dönemeyebilirler. Geri dönebilenler ise yurtlarını yerinde bulamayabilir. Kişinin hayatı artık beklendiği gibi çizgisel bir gelişme göstermez.
Bugün başınıza her an kişisel, doğal ya da sosyal bir olay gelebilir ve zaman çizelgeniz sürekli kırılabilir. Zaman çizelgelerinin kırıklarla dolu olduğu bir coğrafyada kişisel, doğal ve sosyal, aklınıza gelebilecek her türlü olaya maruz kalabilirsiniz. Şayet coğrafya kaderse, kaderlerin en kötüsü, fiziki coğrafyanın siyasal coğrafya tarafından işgal edilmesidir. Teknik becerinizle fiziki coğrafyanın yaptırımlarından kaçabilirdiniz, fakat siyasal coğrafyadan kaçmak hiç de kolay değil, formların içine yerleşmiştir, formların içinde kaldığınız sürece enseleneceksiniz. Coğrafyaların siyasileşmesiyle birlikte tek başına coğrafya terimi hiçbir anlam ifade etmiyor. Hangi coğrafya? Siyasi coğrafya fiziki coğrafyanın tüm fiziki özeliklerini silip yeniden yazmıştır. Elbette iktidarlar yeryüzüne form dayatmaya devam edecek, yine de tekil bedenler her zaman dayatılan formlardan kaçabilir. Hayatın en temel özelliği, asla ele geçmemesi. Siz hayatı kavrayıp biçim vermeye çabalarken hayat çoktan avcunuzdan sıvışıvermiştir. Ve bastırılan coğrafya, isyan eden bedenlerde yeniden yüzeye çıkabilir.