Hem iktidar hem patronlar kazanacak: Okullar boşalacak, çocuk işçilik artacak

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
330,862
Tepkime puanı
0
Son üç yılda şiddetlenen enflasyon krizi patronlar için yeni sömürü kaynaklarının kapısını araladı. İktidarın neredeyse ücretsiz sunduğu bu olanaklardan biri çocuk emeği.

“Staj” ve “çıraklık” adı altında 1,5 milyon lise öğrencisi haftada en az dört gün özel sektör için çalışıyor. Öğrencilere ödenen cüzi miktardaki ücret dahi patronların cebinden çıkmıyor. Her ay işsizlik sigortası fonunda biriken paranın yarısı bunun için harcanıyor.

Ancak patronların gözü daha fazlasında. İktidarsa dünden hazır. Bunun için Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği bir kez daha değiştirildi.

Daha fazla öğrenciyi işçileştirecek, eğitimden koparacak yeni yöntemler uygulamaya konuldu. Cemaat ve tarikatları memnun edecek adımlar da unutulmadı.

Eğitim-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Barış Düdü, yönetmelik değişikliğinin ayrıntılarını soL’a anlattı.

Okula dönmek isteyene işçilik şartı​


Yeni yönetmeliğe göre devamsızlık nedeniyle başarısız sayılan meslek lisesi öğrencileri sonraki yıl bir işletmeye sözleşme imzalaması şartıyla eğitimine devam edebilecek. Böylece öğrencilerin örgün öğretimden MESEM’e geçişi kolaylaşacak.

Diğer yandan MESEM’den örgün öğretime geçmek isteyen öğrencilere 9. sınıftan başlama şartı koşulacak yani geri dönüş zorlaştırılacak.

Barış Düdü, bu değişiklikle hem çocuk işçiliğin daha da yaygınlaşacağına hem devletin yük olarak gördüğü eğitimden biraz daha kurtulacağına dikkat çekiyor:

“Çocuklar eğitim öğretim ortamına teşvik edilmesi gerekirken itiliyor. Çocuk işçiliği genişletme politikasıdır bu. Ülkede ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor ve bu kriz çocuk işçiliğiyle çözülmeye çalışılıyor. Sermaye ucuz işçi kaynağını bu çocuklar üzerinden sürdürüyor.

MESEM’ler son dönemde eğitim maliyetlerini düşürmenin de can simidi haline dönüştü. Çünkü MESEM’lerde öğrenci 4 gün işyerine, bir gün okula gidiyor. Dolayısıyla daha az derslikle eğitim verilmiş oluyor.”


MESEM nedir?​

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "müjde" olarak duyurduğu Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) "çırak" ve "stajyer" adı altında çocukları sermaye için ucuz iş gücüne dönüştürdü.

Yüz binlerce lise öğrencisi "iş ve maaş" umuduyla Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri bünyesine açılan bu programa geçti.

Çocuklar MESEM kapsamında 1 gün okulda, 4 günse fabrikalarda, atölyelerde, inşaatlarda çalıştırılıyor. Ağır koşullar altında çalıştırılan çocuklardan onlarcası iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Açık lise kapısı daha da açılıyor: Ya işe ya cemaate​


Öğrencileri dolaylı yoldan işçileştirecek ve tarikatların kucağına itecek bir değişiklik de sınav sistemine ilişkin. Artık ortaokuldan liseye geçişte tercih yapmayan öğrenciler doğrudan açık liseye yönlendirilecek.

Barış Düdü bu değişikliğin uygulamada ne anlama geldiğini şöyle özetliyor:

“Açık lise kapısını genişlettiğinizde, buraya giden çocukların çoğu ailelerine destek olabilmek amacıyla çalışacak. Bu da çoğu defa MESEM’lerden daha kötü bir sonuç doğurabiliyor. Çünkü çocuklar bu sefer kayıtdışı çalışıyorlar.

Onun dışında tarikat bağlantısı kurulan çocuklar da açık lise yoluyla okullarını tamamladıkları süreç içerisinde cemaatlerde dini eğitime maruz bırakılıyorlar. Çeşitli tarikat ve cemaatlere hizmet eder hale getiriliyorlar.”


Görevdeki öğretmenler de Akademi’nin tedrisatından geçecek​


Yeni yönetmelikte öğrenciler kadar öğretmenleri de etkileyen değişiklikler var. Merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okullarda görev yapacak öğretmenler ve yöneticiler için Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim almak zorunlu hale getirildi.

Geçtiğimiz yıl eğitim sendikalarının yoğun itirazlarına rağmen yasalaşan Milli Eğitim Akademisi, öğretmen atamalarında yeni bir engel olarak çıkarıldı.

Buna göre öğretmenler artık KPSS yerine Akademiye Giriş Sınavı’na girecek, buradan aldıkları puana göre Milli Eğitim Akademisi’ne girmeye hak kazananlar, 14 aylık eğitimden geçirilecek. Bu akademide başarılı oldukları takdirde atamaları yapılacak.

Ancak son yönetmelik değişikliğiyle birlikte Akademi’nin kapsamı genişlemiş oldu. Barış Düdü, iktidarın tüm öğretmenleri tedrisatından geçirmek istediğini vurguluyor:

“Bu Akademi’yi kurumsallaştırmanın tüm meslektaşlarımızı etkileyeceği ortaya çıktı. Milli Eğitim Akademisi’ni biz başından beri tebliğci öğretmen yetiştirmenin altyapısının oluşturulduğu bir yer olarak görüyoruz. Araştıran, sorgulayan yanlışa dur diyen öğretmen yapısı yerine Bakanlığın dayattığı müfredatı hiç eleştirmeyen, sorgulamayan öğretmeni yetiştirmek amacıyla kurulmuş akademiler bunlar.”

Eğitim-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Barış Düdü

Bakanlık eğitim vermeyecek, taşere edecek​


Vakıf ve dernek adı altında tarikat ve cemaatlerle imzalanan protokoller tepki çekerken, Milli Eğitim Bakanlığı bu protokollerin kapsamını genişletecek yeni bir adım attı. Barış Düdü, eğitimin temel ilkelerini dahi çiğneyen bu adımı ve zararlarını şöyle anlatıyor:

“Bakanlığın yine kendi değişiyle STK'larla, ayrıca belediyelerle ve özel sektörle yapılacak işbirliğinin artırılması var. Bu maalesef ki eğitim öğretimdeki eşitliği ve birliği zedeleyici bir tehdit içeriyor. Bu ciddi anlamda büyük bir sorun. Çünkü eğitimin yerelleşmesinin önünü açıyor. Bu tür düzenlemelerle her bölgeye farklı uygulamalar karşımıza çıkabilecektir. Bu da öğretmen arkadaşlarımız üzerine ek yükler getirecektir. Aynı zamanda eğitim öğretim birliğini bozduğu için öğrencilerin de eşit eğitim hakkını zedeleyecektir.”

 
Üst