- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 145,738
- Tepkime puanı
- 0
İsrailli eski ile yeni bakanlardan ve milletvekillerinden bir grup, geçenlerde ABD Kongresi’ne mektup göndererek “Yahudilerin Mescid-i Aksa’da ayin yapma haklarının” tanınmasını istedi. İsrail’in, tüm dinlerin mensuplarına kutsal mekânlara ulaşıp ibadet etme özgürlüğü tanıdığı öne sürülen mektupta, buna karşılık Yahudilerin tarihî mabetlerinin olduğu alanı ziyaret etmelerine yoğun uluslararası baskılar sebebiyle kısıtlamalar getirildiği belirtildi. Mektubu imzalayanlar arasında İletişim Bakanı Shlomo Karhi, Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar, fanatik haham Yehuda Glick ve eski milletvekili Moshe Feiglin gibi isimler var. Yahudiler Mescid-i Aksa’nın bulunduğu alanda bulunan tapınaklarının biri yaklaşık 2500 yıl önce Babil İmparatorluğu ve diğeri 1900 yıl önce Roma İmparatorluğu tarafından iki kez yıkıldığını iddia ediyorlar. Kubbetu’s-Sahra’yı yıkıp tapınağı inşa etmek için de öncelikle Mescid-i Aksa’yı Müslümanlar ve Yahudiler arasında ikiye bölmek istiyorlar. Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi himayesinde neredeyse her gün gruplar hâlinde Mescid-i Aksa’ya düzenledikleri baskınlar da bu planın hayata geçirilmesine zemin hazırlama amacı taşıyor. Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Doğu Kudüs işgal altında fakat İsrail henüz bölgeyi kendi egemenliği altında görmüyor ve tepkilerden çekindiği için nihai planını uygulayamıyor. ABD Kongresi’ne gönderilen mektupta işte o baskılara karşı Washington’dan destek beklendiği ifade ediliyor. Uluslararası hukuka ve anlaşmalara göre İsrail’in de ABD’nin de Mescid-i Aksa üzerinde herhangi bir tasarruf hakkı ve statüsünü değiştirme yetkisi yok. İsrailli bakanların ve milletvekillerinin ABD Kongresi’nden bekledikleri şey, çılgın planlarına psikolojik destek. Böyle bir beklenti içine girmelerinin birkaç sebebi var. Birincisi Trump faktörü. ABD Başkanı bir önceki döneminde İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıyan kararı imzalamış ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmişti. Şimdi de İsrail’in Batı Şeria’yı ilhakına yeşil ışık yakıyor ve Gazze Şeridi sakinlerini tehcir etmekten bahsediyor. Dolayısıyla İsrailli bakanlar ve milletvekilleri ABD Kongresi’nden ya da Trump’tan Mescid-i Aksa’nın ikiye bölünmesi konusunda destek gelebileceğini düşünmüş olmalılar. İkinci kez başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana yaptığı açıklamalardan sonra Trump, Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar ve Yahudiler arasında bölünmesi gerektiği yönünde görüş bildirirse hiç kimse için sürpriz olmaz. Mektubun altına imza atanlar ayrıca ABD’den bu yönde bir destek gelmesi hâlinde İslam ülkelerinin çok fazla tepki gösteremeyeceklerine inanıyorlar. Müslümanlar açısından önemli ve bir o kadar da can yakıcı soru işte bu noktada gündeme geliyor. ABD Kongresi veya Trump, “Mescid-i Aksa’nın bulunduğu alanda Yahudilerin de ibadet etmeye hakları var” şeklinde bir karar alsa ve İsrail, Mescid-i Aksa’yı bölme planını uygulamak için harekete geçse İslam ülkeleri buna engel olmak için ne yapacaklar? İslam ülkelerinin Gazze Şeridi’nin içinde bulunduğu durum karşısındaki tavırları -ne yazık ki- kınamanın ve uluslararası topluma çağrıda bulunmanın dışında İsrail’i durduracak somut bir şeyler yapılabileceklerine dair ümitvar olmaya izin vermiyor.