- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 187,249
- Tepkime puanı
- 0
Türk-İş ve Hak-İş’in 600 bin kamu işçisi adına verdiği sözleşme teklifi, kamu işveren sendikası TÜHİS (Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşveren Sendikası) tarafından inceleniyor.
İki işçi konfederasyonun verdiği ortak teklifte, ilk altı ay için işçinin taban ücretinin brüt 54 bin liraya çıkarılması ardından da yüzde 50 oranında bir zam yapılması talep edildi. TÜHİS’in AKP Hükümeti’nin asgari ücretliye verdiği yüzde 30’luk zam ya da Merkez Bankası’nın 2025 yılı için öngördüğü yüzde 24’lük enflasyon hedefi çerçevesinde hareket edebileceği ileri sürülüyor.
600 bin işçi adına yürütülen kamu sözleşmelerinde, 1989 Bahar Eylemleri’ndeki hava pek gözükmüyor. Hem işçinin niteliğinin değiştiği, hem uyuşmazlık halinde sendikaların grevi yürütecek maddi gücünün zayıf olduğu ve hem de en önemlisi mücadeleci, militan bir sendikacılık anlayışından uzaklaşıldığı dikkati çekiyor.
Bu konuları Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Süleyman Akyüz ile görüştük. Öncelikle 1989 Bahar Eylemleri nedir, kısaca o konuya değinelim.
Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Süleyman Akyüz
1989 Bahar eylemleri, o dönemde iktidarda bulunan ANAP (Anavatan Partisi) Hükümeti’ne karşı yapılmıştı. Başbakan, ANAP’ın lideri Turgut Özal’dı. Kamu kesimindeki sözleşmeler çıkmaza girince işçiler çeşitli eylemlere başvurdular.
Bu süreçte ANAP, önce 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimleri kaybetti. Ardından da kamu işçileri, eylemlerinin sonucunda yüzde 142’lik bir zam aldılar. Bunu memur maaşlarına yapılan zamlar izledi. Özel sektör işçileri de bu oranlara yakın zam elde ettiler. Böylece işçi sınıfı, emekçi kesim, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin olumsuz koşullarını lehine çevirmeyi başarmıştı.
1989 Bahar eylemlerinin oluşmasında işçilerin net ücretlerinin 1980 yılından 1988 yılına kadar 100’den 34’e düşmesinin de büyük bir rolü olduğu ifade edilebilir. ANAP döneminde (1983-1988) yaşanan ciddi reel ücret kayıpları ve yoksullaşma da, eylemlerin en önemli nedenleri arasındaydı. Bahar eylemleri, Türk-İş’teki birçok sendikada daha mücadeleci kadroların işbaşına gelmesine de yol açmıştı.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz, 1989’da Türk-İş’in kamuda daha örgütlü olduğunu söyledi. Başkan Akyüz, “1989’da Petrol-İş’in üyesinin yüzde 80’i kamuda çalışıyordu, 2000’li yıllara kadar böyle devam etti. Şimdi, Petrol-İş yüzde 20 kamuda örgütlü, yüzde 80 üyesi ise özel sektörde çalışıyor” dedi.
1989’da yine kamuda 600 bin dolayında işçi vardı ancak hemen, hemen hepsi Türk-İş’e bağlı sendikalara üyeydi. Şimdi taşeron işçilerinin kamuya geçmesiyle birlikte büyük çoğunluğu Hak-İş’e üye oldu. Halen 600 bin işçinin yaklaşık 400 bini Hak-İş’e üye iken Türk-İş’in üye sayısı ise 200 bin dolayında bulunuyor.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, mevcut işçilerdeki sınıf bilincinin zayıf olduğuna dikkat çekerek şöyle bir yorum yaptı:
“Sınıf bilincine sahip bir işçi, önce sendikam der, ondan sonra siyasi aidiyetini belirtir. Şimdi işçi önce hangi siyasi düşünceye sahip olduğunu belirtiyor, sendikası daha sonra geliyor. İşçi arkadaşlar, siyasetin etkisinde bulunuyorlar. Çünkü o şekilde işe alınmışlar”.
Süleyman Akyüz, 600 bin işçiden ancak 100 bininin greve çıkabileceğini, kamudaki birçok işkolunda grev yasaklarının olduğunu söyledi. Akyüz, “Örneğin kamuda Petrol-İş’e üye 8 bin işçiden ancak 650’sinin grev hakkı var. Diğerleri yasal anlamda grev yasağı kapsamında bulunuyor. Öte yandan sadece 100 bin kişinin grevi ne kadar etkili olabilir” diye konuştu.
Başkan Akyüz, ayrıca hükümetin grev erteleme gibi bir yetkisinin bulunduğunu belirterek “İpler ne yazık ki hükümetin elinde” dedi. Akyüz’e DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grev yasağına rağmen fiilen yasağı delip greve çıktıklarını hatırlattığımız zaman yanıtı da şöyle oldu:
“Birleşik Metal-İş, özel sektörde örgütlü olduğu için grev yasağını delebildi. Kamuda bu iş çok daha zordur”.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, grevi sürdürmek için sendikaların mali yönden de güçlü olması gerektiğine işaret etti. Akyüz, “İşçiyi greve çıkarttığınız zaman ona geçinebilecek ücreti vermeniz lazım. Kirası var, gıda harcaması var. Binlerce üyenizin bu ihtiyaçlarını karşılamak için sendikanın maddi yapısının güçlü olması gerekir. Grevin uzun sürebileceği ihtimalini de düşünmek lazım” dedi.
Süleyman Akyüz, grev için işçinin sınıf bilinci ve sayısal açıdan, sendikanın da maddi olanaklar yönünden güçlü olmasının gerekliliğini tekrarladı.
Petrol-İş Genel Başkanı Süleyman Akyüz, kamu işveren sendikasının teklifi incelediğini ve bayramdan sonra görüşmelerin başlayabileceğini söyledi. Akyüz, daha sonra şöyle bir değerlendirme yaptı:
“Biz işçinin ücretinin en az yoksulluk sınırı civarında olmasını (net 75 bin lira) istiyoruz. İşveren diretecektir. Önümüzdeki iki ay içinde sözleşme sonuçlanmaz, biz de uygun koşullar yoksa imzalamayız. Öte yandan Hak-İş hemen bitirmek isteyebilir, bu da önemli bir sorundur.
Hak-İş, AKP Hükümeti’ne yakın bir işçi kuruluşudur. Taşeron işçilerini kendisine üye yaptığı için kamudaki işçi sayısı Türk-İş’ten fazladır. Hükümetten yana bir tavır koyarlarsa sorun çıkar. Hükümet, işveren konumundadır, hükümete yaslanarak sendikacılık yapılmaz.”
Süleyman Akyüz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ücretleri bastırma politikasının öne sürülerek diğer bakanlıkların söz hakkı olmadığının ifade edildiğini hatırlattı. Akyüz, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirdi:
“Aslında diğer bakanlıklar da işin içindedir, onların da sorumluluğu vardır. Sonuç itibariyle tüm hükümet sorumludur. Kamuda nitelikli eleman sıkıntısı var. Liyakatsiz elemanlarla kadroları dolduruyorlar. Kalifiye elemanlara gereken ücreti vermezseniz ayrılıp giderler.
Nitekim geçen dönem kamuda 700 bin işçi adına sözleşme yapmıştık. Şimdi 600 bine indi, 100 bin kişi özellikle yeterli ücretleri alamadıkları için ayrıldı, emekliliğini istedi. Nitelikli eleman istihdam etmezseniz kaliteli ürün de çıkmaz. Hükümetin bu durumu değerlendirmesi gerekir”.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, her işkolunun özelliklerine göre bir ücret ayarlamasının yapılması gerektiğini, kalifiye elemanlara daha yüksek ücret verilmesinin zaruri olduğunu, aksi halde bu elemanların özel sektöre geçeceğinin bilinmesini istedi.
İki işçi konfederasyonun verdiği ortak teklifte, ilk altı ay için işçinin taban ücretinin brüt 54 bin liraya çıkarılması ardından da yüzde 50 oranında bir zam yapılması talep edildi. TÜHİS’in AKP Hükümeti’nin asgari ücretliye verdiği yüzde 30’luk zam ya da Merkez Bankası’nın 2025 yılı için öngördüğü yüzde 24’lük enflasyon hedefi çerçevesinde hareket edebileceği ileri sürülüyor.
600 bin işçi adına yürütülen kamu sözleşmelerinde, 1989 Bahar Eylemleri’ndeki hava pek gözükmüyor. Hem işçinin niteliğinin değiştiği, hem uyuşmazlık halinde sendikaların grevi yürütecek maddi gücünün zayıf olduğu ve hem de en önemlisi mücadeleci, militan bir sendikacılık anlayışından uzaklaşıldığı dikkati çekiyor.
Bu konuları Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Süleyman Akyüz ile görüştük. Öncelikle 1989 Bahar Eylemleri nedir, kısaca o konuya değinelim.
Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Süleyman Akyüz
1989 Bahar Eylemleri
1989 Bahar eylemleri, o dönemde iktidarda bulunan ANAP (Anavatan Partisi) Hükümeti’ne karşı yapılmıştı. Başbakan, ANAP’ın lideri Turgut Özal’dı. Kamu kesimindeki sözleşmeler çıkmaza girince işçiler çeşitli eylemlere başvurdular.
Bu süreçte ANAP, önce 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimleri kaybetti. Ardından da kamu işçileri, eylemlerinin sonucunda yüzde 142’lik bir zam aldılar. Bunu memur maaşlarına yapılan zamlar izledi. Özel sektör işçileri de bu oranlara yakın zam elde ettiler. Böylece işçi sınıfı, emekçi kesim, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin olumsuz koşullarını lehine çevirmeyi başarmıştı.
1989 Bahar eylemlerinin oluşmasında işçilerin net ücretlerinin 1980 yılından 1988 yılına kadar 100’den 34’e düşmesinin de büyük bir rolü olduğu ifade edilebilir. ANAP döneminde (1983-1988) yaşanan ciddi reel ücret kayıpları ve yoksullaşma da, eylemlerin en önemli nedenleri arasındaydı. Bahar eylemleri, Türk-İş’teki birçok sendikada daha mücadeleci kadroların işbaşına gelmesine de yol açmıştı.
Sınıf bilincinin zayıflığı
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Süleyman Akyüz, 1989’da Türk-İş’in kamuda daha örgütlü olduğunu söyledi. Başkan Akyüz, “1989’da Petrol-İş’in üyesinin yüzde 80’i kamuda çalışıyordu, 2000’li yıllara kadar böyle devam etti. Şimdi, Petrol-İş yüzde 20 kamuda örgütlü, yüzde 80 üyesi ise özel sektörde çalışıyor” dedi.
1989’da yine kamuda 600 bin dolayında işçi vardı ancak hemen, hemen hepsi Türk-İş’e bağlı sendikalara üyeydi. Şimdi taşeron işçilerinin kamuya geçmesiyle birlikte büyük çoğunluğu Hak-İş’e üye oldu. Halen 600 bin işçinin yaklaşık 400 bini Hak-İş’e üye iken Türk-İş’in üye sayısı ise 200 bin dolayında bulunuyor.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, mevcut işçilerdeki sınıf bilincinin zayıf olduğuna dikkat çekerek şöyle bir yorum yaptı:
“Sınıf bilincine sahip bir işçi, önce sendikam der, ondan sonra siyasi aidiyetini belirtir. Şimdi işçi önce hangi siyasi düşünceye sahip olduğunu belirtiyor, sendikası daha sonra geliyor. İşçi arkadaşlar, siyasetin etkisinde bulunuyorlar. Çünkü o şekilde işe alınmışlar”.
Greve çıkmanın zorluğu
Süleyman Akyüz, 600 bin işçiden ancak 100 bininin greve çıkabileceğini, kamudaki birçok işkolunda grev yasaklarının olduğunu söyledi. Akyüz, “Örneğin kamuda Petrol-İş’e üye 8 bin işçiden ancak 650’sinin grev hakkı var. Diğerleri yasal anlamda grev yasağı kapsamında bulunuyor. Öte yandan sadece 100 bin kişinin grevi ne kadar etkili olabilir” diye konuştu.
Başkan Akyüz, ayrıca hükümetin grev erteleme gibi bir yetkisinin bulunduğunu belirterek “İpler ne yazık ki hükümetin elinde” dedi. Akyüz’e DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grev yasağına rağmen fiilen yasağı delip greve çıktıklarını hatırlattığımız zaman yanıtı da şöyle oldu:
“Birleşik Metal-İş, özel sektörde örgütlü olduğu için grev yasağını delebildi. Kamuda bu iş çok daha zordur”.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, grevi sürdürmek için sendikaların mali yönden de güçlü olması gerektiğine işaret etti. Akyüz, “İşçiyi greve çıkarttığınız zaman ona geçinebilecek ücreti vermeniz lazım. Kirası var, gıda harcaması var. Binlerce üyenizin bu ihtiyaçlarını karşılamak için sendikanın maddi yapısının güçlü olması gerekir. Grevin uzun sürebileceği ihtimalini de düşünmek lazım” dedi.
Süleyman Akyüz, grev için işçinin sınıf bilinci ve sayısal açıdan, sendikanın da maddi olanaklar yönünden güçlü olmasının gerekliliğini tekrarladı.
Toplu görüşmeler uzayabilir
Petrol-İş Genel Başkanı Süleyman Akyüz, kamu işveren sendikasının teklifi incelediğini ve bayramdan sonra görüşmelerin başlayabileceğini söyledi. Akyüz, daha sonra şöyle bir değerlendirme yaptı:
“Biz işçinin ücretinin en az yoksulluk sınırı civarında olmasını (net 75 bin lira) istiyoruz. İşveren diretecektir. Önümüzdeki iki ay içinde sözleşme sonuçlanmaz, biz de uygun koşullar yoksa imzalamayız. Öte yandan Hak-İş hemen bitirmek isteyebilir, bu da önemli bir sorundur.
Hak-İş, AKP Hükümeti’ne yakın bir işçi kuruluşudur. Taşeron işçilerini kendisine üye yaptığı için kamudaki işçi sayısı Türk-İş’ten fazladır. Hükümetten yana bir tavır koyarlarsa sorun çıkar. Hükümet, işveren konumundadır, hükümete yaslanarak sendikacılık yapılmaz.”
Maliye Bakanı sorunu
Süleyman Akyüz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ücretleri bastırma politikasının öne sürülerek diğer bakanlıkların söz hakkı olmadığının ifade edildiğini hatırlattı. Akyüz, bu konudaki görüşünü şöyle dile getirdi:
“Aslında diğer bakanlıklar da işin içindedir, onların da sorumluluğu vardır. Sonuç itibariyle tüm hükümet sorumludur. Kamuda nitelikli eleman sıkıntısı var. Liyakatsiz elemanlarla kadroları dolduruyorlar. Kalifiye elemanlara gereken ücreti vermezseniz ayrılıp giderler.
Nitekim geçen dönem kamuda 700 bin işçi adına sözleşme yapmıştık. Şimdi 600 bine indi, 100 bin kişi özellikle yeterli ücretleri alamadıkları için ayrıldı, emekliliğini istedi. Nitelikli eleman istihdam etmezseniz kaliteli ürün de çıkmaz. Hükümetin bu durumu değerlendirmesi gerekir”.
Petrol-İş Başkanı Akyüz, her işkolunun özelliklerine göre bir ücret ayarlamasının yapılması gerektiğini, kalifiye elemanlara daha yüksek ücret verilmesinin zaruri olduğunu, aksi halde bu elemanların özel sektöre geçeceğinin bilinmesini istedi.