- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 193,837
- Tepkime puanı
- 0
2025 yılı “Aile Yılı” ilan edildi. Yalnızca ülkemizde değil dünyada toplumsal cinsiyet meselesi bir rejim meselesi haline geldi. Dünyada sağ, ırkçı, gerici siyasetler Nazilerin sloganı ile “Çocuk, mutfak, kilise” çağrısını yaygınlaştırıyor. Kadınların etkinlik alanları net bir şekilde çiziliyor. Tabii ki sağın kadına ideolojik bakışının bir tarihi var. Ancak sağ popülist hareketlerin yükselişi ile birlikte farklı bir fenomenle karşı karşıyayız.
Dünya’nın her yerinde militan erilliğe dönüşen militan mizojen profiller ortaya çıktı. Trump’tan, Orban’a, Meloni’den, Modi’ye ortak söylem yerli ve millilik. Toplumsal cinsiyet karşıtı dil, hareket bir paket –kadın, laiklik düşmanlığı, ırkçılık, yabancı düşmanlığı….- olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de laiklik, kadın hakları karşıtlığı olarak gelişen bu dil ile Hindistan’da aşırı sağcı akımların Müslüman karşıtı söylemleri ile kadınları ezen, haklarını ellerinden alan politikaları birebir benzerlik taşıyor. Söylemler benzer öteki ilan edilenler ülkeye göre değişiyor.
Doğum oranlarının ülkemizde ve dünya genelinde düşmesiyle sermaye için ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için “en az üç çocuk, kutsal aile” çağrısı ile karşımıza çıkıyorlar. İşsizliğin artışından kadınları sorumlu tutuyor, kadınları “dört duvar” arasına geri çağırıyor veya esnek, güvencesiz, yarı zamanlı işler tarif ediyorlar.
Aile çağrısının en güçlü yaşama geçirilmesi amaçlanan alan eğitim alanı. Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı’nda temel vurgu yerlilik ve millilik. Müfredatın ana omurgası olan erdem-değer-eylem modelinin hayata geçirilmesi “huzurlu insan, huzurlu toplum, huzurlu aile” diyerek aileye dayandırılıyor. Aileyi korumak adına açık veya örtülü bir şekilde kadınların çalışma yaşamından çekilmesini, çocuk yaşta evliliklerin olağanlaştırılmasını, çocuk, engelli, hasta, yaşlı bakımının kadınların işi olduğunu, medeni kanun yerine islam hukukunun geçerli olmasını, en az üç çocuk söylemlerini müfredat içeriğine, ders içeriklerine yerleştiriyorlar.
ÇEDES’te, sermaye ve tarikat yapıları ile imzalanan protokol ve iş birliklerinde aile eğitimleri temel başlıklar arasında yer alıyor. MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) ailem dizisi, ailemle eğitim yolculuğum, aile eğitimi kitap setleri gibi yayınlar yayımlıyor.
Aile çağrısı ile temel mesele kapitalizmin bekası için laiklik ve kadın haklarının hedef alınması. Toplumsal cinsiyet karşıtlığıyla eş zamanlı aile çağrısı ile yeni rejim inşası hedefleniyor. Sağın kimlikler üzerinden kurduğu bu en geniş ittifak karşısında kimlik temelli bir araya gelişler rejimin yaratmak istediği hattı güçlendiriyor. Önümüzde duran mücadele hattı sınıf mücadelesinden, siyasal islam karşıtı mücadeleden yana ittifakı, birleşik mücadeleyi örgütleme meselesidir.
Dünya’nın her yerinde militan erilliğe dönüşen militan mizojen profiller ortaya çıktı. Trump’tan, Orban’a, Meloni’den, Modi’ye ortak söylem yerli ve millilik. Toplumsal cinsiyet karşıtı dil, hareket bir paket –kadın, laiklik düşmanlığı, ırkçılık, yabancı düşmanlığı….- olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de laiklik, kadın hakları karşıtlığı olarak gelişen bu dil ile Hindistan’da aşırı sağcı akımların Müslüman karşıtı söylemleri ile kadınları ezen, haklarını ellerinden alan politikaları birebir benzerlik taşıyor. Söylemler benzer öteki ilan edilenler ülkeye göre değişiyor.
Doğum oranlarının ülkemizde ve dünya genelinde düşmesiyle sermaye için ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için “en az üç çocuk, kutsal aile” çağrısı ile karşımıza çıkıyorlar. İşsizliğin artışından kadınları sorumlu tutuyor, kadınları “dört duvar” arasına geri çağırıyor veya esnek, güvencesiz, yarı zamanlı işler tarif ediyorlar.
Aile çağrısının en güçlü yaşama geçirilmesi amaçlanan alan eğitim alanı. Yeni Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı’nda temel vurgu yerlilik ve millilik. Müfredatın ana omurgası olan erdem-değer-eylem modelinin hayata geçirilmesi “huzurlu insan, huzurlu toplum, huzurlu aile” diyerek aileye dayandırılıyor. Aileyi korumak adına açık veya örtülü bir şekilde kadınların çalışma yaşamından çekilmesini, çocuk yaşta evliliklerin olağanlaştırılmasını, çocuk, engelli, hasta, yaşlı bakımının kadınların işi olduğunu, medeni kanun yerine islam hukukunun geçerli olmasını, en az üç çocuk söylemlerini müfredat içeriğine, ders içeriklerine yerleştiriyorlar.
ÇEDES’te, sermaye ve tarikat yapıları ile imzalanan protokol ve iş birliklerinde aile eğitimleri temel başlıklar arasında yer alıyor. MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) ailem dizisi, ailemle eğitim yolculuğum, aile eğitimi kitap setleri gibi yayınlar yayımlıyor.
Aile çağrısı ile temel mesele kapitalizmin bekası için laiklik ve kadın haklarının hedef alınması. Toplumsal cinsiyet karşıtlığıyla eş zamanlı aile çağrısı ile yeni rejim inşası hedefleniyor. Sağın kimlikler üzerinden kurduğu bu en geniş ittifak karşısında kimlik temelli bir araya gelişler rejimin yaratmak istediği hattı güçlendiriyor. Önümüzde duran mücadele hattı sınıf mücadelesinden, siyasal islam karşıtı mücadeleden yana ittifakı, birleşik mücadeleyi örgütleme meselesidir.