- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 309,761
- Tepkime puanı
- 0
BirGün Kadın Kolektifi
8 Mart’a günler kala kadınların konuşmacı olduğu birçok etkinlik ve panel göreceğiz. Düzenleyenler arasında belediyelerden siyasi partilere geniş bir yelpaze olacak. Bu durum tabii ki “feministlerin eleştirilerine” boyun eğmiş çevreler için geçerli. Yoksa hala 8 Mart’a dair dahi erkeklerin konuştuğu etkinlikler görmek mümkün. Konuşmacı kadınlar çeşitli meslek gruplarından olacak. Hukukçu, gazeteci, sağlık çalışanı, akademisyen vs. Kadınların yaşadığı sömürüyü, şiddeti anlatacaklar. Peki bu kadınlar “kadınlara özgü” gündemler dışında neredeler?
Finlandiya’daki Tampere Üniversitesi’nin öğretim üyesi Saar Särmä’nın başlattığı ‘All Male Panels’ (Hepsi Erkek Paneller) adı altında derlediği kadınsız toplantılar serisi Guardian gibi gazetelerin dikkatini çekmiş ve buna benzer çalışmalar popülerlik kazanarak, dünya geneline yayılmaya başlamıştı.
Türkiye’de de bu konuda çalışan X’te “kadınsız toplantılar @kadinsizcetele” diye bir hesap var. 2017’den beri “kadın katılımcının” olmadığı toplantıları, panelleri derliyor. 2017’den bu yana 1348 kadınsız toplantı olduğunu ifade ediyor.
(http://www.yesilgundem.net/2018/03/kadnsz-toplantlar.html) linkinde de bir arşiv sunuyor. Yakın zamanda bir rekor denemesi olarak “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, 21 erkeğin konuşmacı olduğu, tek bir kadının dahi yer almadığı” toplantısını paylaşmıştı. Bu uç bir örnek olarak tanımlanabilir. Artık çoğu kurum ve siyasi parti tamamen erkeklerden oluşan paneller düzenlemek yerine “hadi bir de kadın olsun, çok erkek oldu” diyor. Yani kadınlar hiçbir biçimde doğal özne olamıyor. Adeta bir “dekor” olmaktan öteye gidemiyor. Bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitsizliği “yeniden ve yeniden” üretiliyor.
Birçok etkinlikte ise karşılaşılan benzer bir durum var. Bir etkinlik planlanıyor, konular belirleniyor, konuşmacılar belirleniyor, etkinlik afişi paylaşılıyor. Ve tüm konuşmacılar erkek! Bu durum eleştirilere konu olunca da “token kadın daveti” denilen şey yaşanıyor. Bu kavram gerçek bir değişim hedeflemeden, yalnızca sembolik bir değişim anlamına geliyor. Böylece tüm eleştirilere kapılar kapatılır, bakın kadın da davet ettik denir.
Kadınlar kendilerini hangi alanda ne kadar geliştirirse geliştirsin “uzmanlık alanları” hep cinsiyet temelli tartışmalar oluyor. Kadın bir iktisatçı genellikle bütünlüklü bir tartışmanın parçası olamıyor da “kadın istihdamı” tartışabiliyor. Dünyada yaşanan hiçbir gelişme kadınlardan bağımsız değil. Her kriz, her savaş, her dönüşüm kadınların hayatlarını doğrudan etkiliyor. Ama bu demek değil ki bir kadın savaşın sadece kadınları etkileyen boyutunu konuşabilir. Keza feminizm denen ideoloji sadece bir cinsiyet tartışmasından ibaret değil. Toplumsal bir dönüşümü işaret eden bir fikir.
Bir de tüm eleştirilere kulak tıkanan, kadınların davet edilmediği etkinlikler var. Nedense kadınların olmama gerekçesi (!) hep aynı olur. Pek özgün bir bahaneye rastlanmaz. Bu gerekçeler şöyle özetlenebilir:
• Programı başka bir kurum yaptı.
• Haksızlık ediyorsunuz, eski etkinliklerimize bakın. Bu seferlik böyle oldu.
• Kadın konuşmacıları aradık, ama hiçbiri katılamadı.
• Kadın konuşmacı vardı fakat ani bir gelişme sonucu katılım sağlayamadı.
• Bu konuda konuşacak kadın yok. Öneriniz varsa buyurun, dinliyoruz.
• Burada güzel bir iş yapmaya çalışıyoruz. Siz açık bulma peşindesiniz. Yapıcı değil yıkıcısınız.
• Moderatör kadın.
• Bu organizasyonun düzenleyicisi değiliz. Eleştirinizi ilgili kişilere ileteceğiz.
• Siz organize edin o zaman.
Sol ve demokrat kurumlar kadınların on yıllardır süren mücadelesiyle belli dönüşümler geçirse de eşitlik için çok uzun bir yol var. Kendini toplumsal bir mücadelenin parçası hissetmek isteyen kadınlar bu yapılar içerisinde yaptığın eleştiriler sebebiyle birçok ayrımcılığa maruz bırakılabiliyor. Çoğu zaman kadınlar “abartmakla, yapılan işi değersizleştirmekle” suçlanıyor. Kadınların konuşabileceği konulara dair dahi bir sınır çizen “anlayış” bu sürecin sonunda o kadınları sadece “kadın meseleleriyle” ilgilenmekle suçluyor. Handikaplı yanı şu ki kadınlar erkeklerden daha az şey bildiği için feminist olmadı…Erkeklerin eşitlik için bireysel dönüşümler geçirmeye de gönüllü olması gerekiyor.
Token kadın daveti, bir organizasyonun veya etkinliğin toplumsal cinsiyet eşitsizliği eleştirilerine yanıt olarak, gerçek bir değişim hedeflemeksizin, sembolik olarak bir veya birkaç kadın konuşmacıyı davet etmesi anlamına gelir. Bu tür davetler genellikle şu şekilde kendini gösterir:
Kadınlar konuşmacı listesine eklenir, ancak konuşmalarına çok az süre tanınır ya da en önemli oturumlara dahil edilmezler.
Eleştiriler sonrası aceleyle bir kadın konuşmacı eklenir, böylece organizasyon "bakın, kadınlar da var" diyerek konuyu kapatmaya çalışır.
Kadın konuşmacılar, etkinliğin en kritik veya karar verici oturumlarına değil, daha yüzeysel veya “renklendirici” panel başlıklarına yönlendirilir.
Alanında uzman kadınlar yerine, etkinliğin konusu ile ilgisi olmayan ama "kadın kotasını dolduracak" isimler çağrılabilir.
Gerçek değişim sağlamaz: Kadınların temsili, toplumsal cinsiyet eşitliği için sembolik bir adım olmaktan öteye gitmez.
Algıyı manipüle eder: Organizasyon, eleştirilere karşı kendini savunmak için “Ama kadın konuşmacımız var!” diyerek konuyu kapatmaya çalışır.
Kadınların eşit söz hakkını engeller: Kadınlar yalnızca dekoratif bir unsur olarak etkinliğe eklenirse, gerçek bir tartışma ortamı mümkün olamaz.
Kadınların etkinliğin planlama sürecinde yer alması.
Toplantıları planlama sürecinde olan kişilerin “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramına duyarlı hale getirilmesi.
Panel ve toplantılarda yalnızca cinsiyet dengesi değil, aynı zamanda eşit söz hakkı verilmesi.
8 Mart’a günler kala kadınların konuşmacı olduğu birçok etkinlik ve panel göreceğiz. Düzenleyenler arasında belediyelerden siyasi partilere geniş bir yelpaze olacak. Bu durum tabii ki “feministlerin eleştirilerine” boyun eğmiş çevreler için geçerli. Yoksa hala 8 Mart’a dair dahi erkeklerin konuştuğu etkinlikler görmek mümkün. Konuşmacı kadınlar çeşitli meslek gruplarından olacak. Hukukçu, gazeteci, sağlık çalışanı, akademisyen vs. Kadınların yaşadığı sömürüyü, şiddeti anlatacaklar. Peki bu kadınlar “kadınlara özgü” gündemler dışında neredeler?
Finlandiya’daki Tampere Üniversitesi’nin öğretim üyesi Saar Särmä’nın başlattığı ‘All Male Panels’ (Hepsi Erkek Paneller) adı altında derlediği kadınsız toplantılar serisi Guardian gibi gazetelerin dikkatini çekmiş ve buna benzer çalışmalar popülerlik kazanarak, dünya geneline yayılmaya başlamıştı.
Türkiye’de de bu konuda çalışan X’te “kadınsız toplantılar @kadinsizcetele” diye bir hesap var. 2017’den beri “kadın katılımcının” olmadığı toplantıları, panelleri derliyor. 2017’den bu yana 1348 kadınsız toplantı olduğunu ifade ediyor.
(http://www.yesilgundem.net/2018/03/kadnsz-toplantlar.html) linkinde de bir arşiv sunuyor. Yakın zamanda bir rekor denemesi olarak “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, 21 erkeğin konuşmacı olduğu, tek bir kadının dahi yer almadığı” toplantısını paylaşmıştı. Bu uç bir örnek olarak tanımlanabilir. Artık çoğu kurum ve siyasi parti tamamen erkeklerden oluşan paneller düzenlemek yerine “hadi bir de kadın olsun, çok erkek oldu” diyor. Yani kadınlar hiçbir biçimde doğal özne olamıyor. Adeta bir “dekor” olmaktan öteye gidemiyor. Bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitsizliği “yeniden ve yeniden” üretiliyor.
Birçok etkinlikte ise karşılaşılan benzer bir durum var. Bir etkinlik planlanıyor, konular belirleniyor, konuşmacılar belirleniyor, etkinlik afişi paylaşılıyor. Ve tüm konuşmacılar erkek! Bu durum eleştirilere konu olunca da “token kadın daveti” denilen şey yaşanıyor. Bu kavram gerçek bir değişim hedeflemeden, yalnızca sembolik bir değişim anlamına geliyor. Böylece tüm eleştirilere kapılar kapatılır, bakın kadın da davet ettik denir.
AZ BİLDİĞİMİZDEN FEMİNİST DEĞİLİZ
Kadınlar kendilerini hangi alanda ne kadar geliştirirse geliştirsin “uzmanlık alanları” hep cinsiyet temelli tartışmalar oluyor. Kadın bir iktisatçı genellikle bütünlüklü bir tartışmanın parçası olamıyor da “kadın istihdamı” tartışabiliyor. Dünyada yaşanan hiçbir gelişme kadınlardan bağımsız değil. Her kriz, her savaş, her dönüşüm kadınların hayatlarını doğrudan etkiliyor. Ama bu demek değil ki bir kadın savaşın sadece kadınları etkileyen boyutunu konuşabilir. Keza feminizm denen ideoloji sadece bir cinsiyet tartışmasından ibaret değil. Toplumsal bir dönüşümü işaret eden bir fikir.

∗∗∗
BAHANELER HEP AYNI!
Bir de tüm eleştirilere kulak tıkanan, kadınların davet edilmediği etkinlikler var. Nedense kadınların olmama gerekçesi (!) hep aynı olur. Pek özgün bir bahaneye rastlanmaz. Bu gerekçeler şöyle özetlenebilir:
• Programı başka bir kurum yaptı.
• Haksızlık ediyorsunuz, eski etkinliklerimize bakın. Bu seferlik böyle oldu.
• Kadın konuşmacıları aradık, ama hiçbiri katılamadı.
• Kadın konuşmacı vardı fakat ani bir gelişme sonucu katılım sağlayamadı.
• Bu konuda konuşacak kadın yok. Öneriniz varsa buyurun, dinliyoruz.
• Burada güzel bir iş yapmaya çalışıyoruz. Siz açık bulma peşindesiniz. Yapıcı değil yıkıcısınız.
• Moderatör kadın.
• Bu organizasyonun düzenleyicisi değiliz. Eleştirinizi ilgili kişilere ileteceğiz.
• Siz organize edin o zaman.
∗∗∗
EŞİTLİK İÇİN YOL UZUN
Sol ve demokrat kurumlar kadınların on yıllardır süren mücadelesiyle belli dönüşümler geçirse de eşitlik için çok uzun bir yol var. Kendini toplumsal bir mücadelenin parçası hissetmek isteyen kadınlar bu yapılar içerisinde yaptığın eleştiriler sebebiyle birçok ayrımcılığa maruz bırakılabiliyor. Çoğu zaman kadınlar “abartmakla, yapılan işi değersizleştirmekle” suçlanıyor. Kadınların konuşabileceği konulara dair dahi bir sınır çizen “anlayış” bu sürecin sonunda o kadınları sadece “kadın meseleleriyle” ilgilenmekle suçluyor. Handikaplı yanı şu ki kadınlar erkeklerden daha az şey bildiği için feminist olmadı…Erkeklerin eşitlik için bireysel dönüşümler geçirmeye de gönüllü olması gerekiyor.
∗∗∗
TOKEN KADIN DAVETİ NEDİR?
Token kadın daveti, bir organizasyonun veya etkinliğin toplumsal cinsiyet eşitsizliği eleştirilerine yanıt olarak, gerçek bir değişim hedeflemeksizin, sembolik olarak bir veya birkaç kadın konuşmacıyı davet etmesi anlamına gelir. Bu tür davetler genellikle şu şekilde kendini gösterir:
GERÇEK KATILIM YERİNE GÖRÜNÜRLÜK SAĞLAMA
Kadınlar konuşmacı listesine eklenir, ancak konuşmalarına çok az süre tanınır ya da en önemli oturumlara dahil edilmezler.
Eleştiriler sonrası aceleyle bir kadın konuşmacı eklenir, böylece organizasyon "bakın, kadınlar da var" diyerek konuyu kapatmaya çalışır.
KADINLARIN TEMSİLİ AMA YETKİSİZLİĞİ
Kadın konuşmacılar, etkinliğin en kritik veya karar verici oturumlarına değil, daha yüzeysel veya “renklendirici” panel başlıklarına yönlendirilir.
Alanında uzman kadınlar yerine, etkinliğin konusu ile ilgisi olmayan ama "kadın kotasını dolduracak" isimler çağrılabilir.
NEDEN SORUNLU?
Gerçek değişim sağlamaz: Kadınların temsili, toplumsal cinsiyet eşitliği için sembolik bir adım olmaktan öteye gitmez.
Algıyı manipüle eder: Organizasyon, eleştirilere karşı kendini savunmak için “Ama kadın konuşmacımız var!” diyerek konuyu kapatmaya çalışır.
Kadınların eşit söz hakkını engeller: Kadınlar yalnızca dekoratif bir unsur olarak etkinliğe eklenirse, gerçek bir tartışma ortamı mümkün olamaz.
GERÇEK ÇÖZÜM NE?
Kadınların etkinliğin planlama sürecinde yer alması.
Toplantıları planlama sürecinde olan kişilerin “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramına duyarlı hale getirilmesi.
Panel ve toplantılarda yalnızca cinsiyet dengesi değil, aynı zamanda eşit söz hakkı verilmesi.