- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 149,346
- Tepkime puanı
- 0
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın "Kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir" çağrısının ardından PKK ateşkes ilan ederken, PKK yöneticilerinden Cemil Bayık "yeni sürece" ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bayık, PKK’nin kongre toplaması için ateşkes koşullarının sağlanması ve Öcalan'ın bizzat kongreyi yönetmesi gerektiğini ifade etti. Bayık, “Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz” dedi.
Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün ve çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini söyleyen Bayık, yasal değişikliklerin yapılması ve "İmralı sisteminin" tasfiye edilmesi gerektiğini ifade etti. Bayık, söz konusu ortamın hazırlanmaması halinde "fırsatın heba edileceğini" savundu.
PKK yöneticilerinden Cemil Bayık, Öcalan'ın yaptığı çağrının ardından yaşanan gelişmeler ve siyasal süreç konusunda ANF'ye konuştu.
Sürecin gelişmesi ve sonuç vermesi için Türkiye devletinin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Bayık, "Önder Apo’nun geliştirdiği sürecin başarısı, elbette ki Türk devletinin de kendi görevi ve sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Önder Apo, her ne kadar tarihi bir görevi ve sorumluluğu üstlendiyse, yerine getirmeye çalışıyorsa, elbette ki bunu yerine getirmesi için Türk devletinin de kendisine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor" dedi.
Bayık, "yürütülen komploların, inkar-imha siyasetinin boşa açıktığını" söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Halkın Önder Apo’ya hem bağlılığı sürdürmesi, hem de üstlendiği görev ve sorumluluğa ortak olması, birlikte inşa çalışmalarına öncülük yapması gerekiyor. Elbette ki bu mücadele bu tarzda yürütülürse, Türk devleti de artık mecbur kalıp adımlar atacaktır. Başka bir yolu yoktur. Eğer hala inkar-imha siyasetinde ısrar ederse, bu Türkiye’yi uçuruma götürecektir. Osmanlı’yla neyle karşılaştıysa, Osmanlı’nın son günlerine benzer durumu, hatta ondan daha ağır bir durumu yaşayacaktır. Ne Önder Apo, ne bizler, ne Kürt halkı hiçbir zaman Türkiye halkının böyle bir sonla karşılaşmasını istemiyoruz. Biz, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine dönülmesinin, her iki halkın ve halkların da çıkarına olduğunu belirtiyoruz. Bizim bütün çalışmalarımız bu temeldir."
"Türk devletinin atacağı adım nedir?" sorusunu yönelten Bayık, "Önder Apo’nun özgür, çalışır koşullarını yaratmaktır. Bunun için gerekli yasal değişiklikleri yapmaktır. İmralı sisteminin tasfiyesidir" dedi.
Bayık, söz konusu adımların atılmasının herkesin çıkarına olduğunu söyledi ve "Bu temelde büyük bir baskı da gelişiyor. Eğer Türk devleti inkar-imhadan Önder Apo’yu, Kürt’ü kabul etmeye vardıysa, elbette ki yürüttüğümüz mücadele, yine uluslararası olarak başlatılan özgürlük hamlesinin, Ortadoğu’daki gelişmelerin yarattığı bir sonuçtur. Bütün bunlar birleşti. Onun için Türk devleti mecbur kaldı Önder Apo’nun yanına gitti" ifadelerini kullandı.
"Fırsatın heba edilmemesi gerektiğini" söyleyen Bayık, "Bunun gerçekleşmesi için de herkesin üstüne düşen görevi daha fazlasıyla yerine getirmesi gerekir. Eğer yerine getirirse Türk devleti de bu adımı atmak zorunda kalacaktır. Çünkü başka bir yolu yoktur. Eğer şimdiye kadarki mücadele bu sonucu yarattıysa, demek ki daha fazla mücadele yükseltilirse, bundan daha fazla sonuçlar elde edilir" dedi.
Ateşkes koşullarının sağlanması ve PKK kongresinin bizzat Öcalan tarafından toplanması gerektiğini söyleyen Bayık, şöyle konuştu:
"Onun için ateşkes koşullarının sağlanması gerekir. O zaman işte Kongre toplanabilir, Önder Apo’nun çağrılarını yerine getirebilir. Çünkü Kongre’yi bizzat Önder Apo’nun toplaması, yönlendirmesi ve yönetmesi gerekiyor. Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. Bunun herkesçe bilinmesi gerekir.
Çünkü bu hareketi kuran, geliştiren Önder Apo’dur. Ancak Önder Apo Kongre’yi toplayabilir, Kongre’nin kararlar almasını sağlayabilir, doğrultu verebilir. Başka hiçbirimiz, PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz. Bunun herkesçe netçe bilinmesi gerekir."
Gelişmelere dair olumlu açıklamalar olduğu gibi olumsuz açıklamalar da olduğunu söyleyen Bayık, "Kullanılan olumsuz dil, yapılan olumsuz açıklamalar süreci sabote ediyor. Bunun önünün alınması gerekir" dedi.
Bayık, "Özellikle attığımız adımlara değer biçenler, olumlu görenler, bu sürecin olumlu gelişip sonuç vermesi için, başkalarının kullandığı olumsuz dilin değiştirilmesi için çaba göstermeliler" yorumunda bulundu ve "Yine bazılarının sabote etme girişimlerine karşı durmaları gerekir. Bunlar çünkü zehirlemeye yol açıyor" dedi.
Bayık, şu ifadeleri kullandı:
"Hala terörizmden, terörist örgütlenmeden, terörizmin başından sözler ediliyor. Özellikle bazılarının yarattığı hava şudur: 'Biz PKK ile mücadele ettik, PKK’yi yendik. PKK’nin teslim olması gerekir.' Böyle bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Bununla aslında içinde bulundukları zayıflığı, çıkmazı örtbas etmek istiyorlar. Bir amaçları budur. Gerçeğin anlaşılmasını istemiyorlar. Türkiye’nin nasıl bir çıkmazda olduğunu, nasıl tehlikelerle yüze geldiğini göstermek istemiyorlar. Üstünü örtmeye çalışıyorlar. Habire milliyetçiliği, şovenizmi, faşist anlayışı tırmandırmaya çalışıyorlar. Bununla da süreci bozup bu çatışmalı ortamdan güçlerine güç katmak istiyorlar. Özellikle de maddi ve siyasi yönden güçlenmek istiyorlar."
Bayık, Öcalan'ın çağrısı hakkında uluslararası alandan gelen açıklamaların olumlu olduğunu söyledi ve "Fakat sorun sadece açıklamalarla geçiştirilirse, bu herhangi bir sonuç yaratmaz. Bu açıklamaları yapanların pratikte de üstlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor" dedi.
"Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi sadece Önder Apo’yu, Kürt özgürlük hareketini ve Kürtleri ilgilendirmiyor" diyen Bayık, şöyle konuştu:
"Herkesi ilgilendiriyor. Çünkü bugün 3. Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu. Oluk oluk kan akıyor. Önder Apo bunun önüne geçmek istiyor. Demokratikleşmeyi geliştirmek istiyor. Bu herkesin çıkarına olan bir durum. Dolayısıyla herkesin pratik adım atması gerekir. Önder Apo’nun çağrısının gerçekleşmesi için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor. Türk devletinden adım atmasını istemeleri gerekiyor."
PKK'nin rolünü ve ömrünü tamamladığını söyleyen Bayık, Öcalan'a atıfla "Bu nedenle PKK’nin yerine bütün bu gelişmeleri kapsayan bir demokratik örgütlenmeyi ve mücadeleyi geliştirmek istiyor. Paradigmasını bu temelde uygulamak istiyor" dedi.
Bayık, Öcalan'ın "geliştirdiği ekolojik, özgürlükçü kadın ve demokratik toplum paradigmasının" sadece Kürtler için değil, bütün halklar ve insanlık için olduğunu öne sürdü. Bayık, "Özgürlük ve demokrasi isteyen, sosyalizm isteyen herkes içindir bu paradigma. İşte bu paradigmayı demokratik, siyasal, hukuki zeminde geliştirmek, başarıya götürmek istiyor" iddiasında bulundu.
Öcalan'ın "halkların dönemini başlattığını" savunan Bayık, "Artık dönem halkların dönemidir. Halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirme dönemidir. Çünkü kapitalist modernite artık zirveye ulaşmıştır. Kaosu yaşıyor, çözüm üretemiyor. Bu nedenle halklar artık devreye girmiş bulunuyor" dedi.
Bayık, PKK’nin kongre toplaması için ateşkes koşullarının sağlanması ve Öcalan'ın bizzat kongreyi yönetmesi gerektiğini ifade etti. Bayık, “Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz” dedi.
Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün ve çalışma koşullarının sağlanması gerektiğini söyleyen Bayık, yasal değişikliklerin yapılması ve "İmralı sisteminin" tasfiye edilmesi gerektiğini ifade etti. Bayık, söz konusu ortamın hazırlanmaması halinde "fırsatın heba edileceğini" savundu.
'Türk devletinin görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor'
PKK yöneticilerinden Cemil Bayık, Öcalan'ın yaptığı çağrının ardından yaşanan gelişmeler ve siyasal süreç konusunda ANF'ye konuştu.
Sürecin gelişmesi ve sonuç vermesi için Türkiye devletinin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Bayık, "Önder Apo’nun geliştirdiği sürecin başarısı, elbette ki Türk devletinin de kendi görevi ve sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Önder Apo, her ne kadar tarihi bir görevi ve sorumluluğu üstlendiyse, yerine getirmeye çalışıyorsa, elbette ki bunu yerine getirmesi için Türk devletinin de kendisine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor" dedi.
Bayık, "yürütülen komploların, inkar-imha siyasetinin boşa açıktığını" söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Halkın Önder Apo’ya hem bağlılığı sürdürmesi, hem de üstlendiği görev ve sorumluluğa ortak olması, birlikte inşa çalışmalarına öncülük yapması gerekiyor. Elbette ki bu mücadele bu tarzda yürütülürse, Türk devleti de artık mecbur kalıp adımlar atacaktır. Başka bir yolu yoktur. Eğer hala inkar-imha siyasetinde ısrar ederse, bu Türkiye’yi uçuruma götürecektir. Osmanlı’yla neyle karşılaştıysa, Osmanlı’nın son günlerine benzer durumu, hatta ondan daha ağır bir durumu yaşayacaktır. Ne Önder Apo, ne bizler, ne Kürt halkı hiçbir zaman Türkiye halkının böyle bir sonla karşılaşmasını istemiyoruz. Biz, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine dönülmesinin, her iki halkın ve halkların da çıkarına olduğunu belirtiyoruz. Bizim bütün çalışmalarımız bu temeldir."
'Apo'nun özgür, çalışır koşulları yaratılmalı'
"Türk devletinin atacağı adım nedir?" sorusunu yönelten Bayık, "Önder Apo’nun özgür, çalışır koşullarını yaratmaktır. Bunun için gerekli yasal değişiklikleri yapmaktır. İmralı sisteminin tasfiyesidir" dedi.
Bayık, söz konusu adımların atılmasının herkesin çıkarına olduğunu söyledi ve "Bu temelde büyük bir baskı da gelişiyor. Eğer Türk devleti inkar-imhadan Önder Apo’yu, Kürt’ü kabul etmeye vardıysa, elbette ki yürüttüğümüz mücadele, yine uluslararası olarak başlatılan özgürlük hamlesinin, Ortadoğu’daki gelişmelerin yarattığı bir sonuçtur. Bütün bunlar birleşti. Onun için Türk devleti mecbur kaldı Önder Apo’nun yanına gitti" ifadelerini kullandı.
"Fırsatın heba edilmemesi gerektiğini" söyleyen Bayık, "Bunun gerçekleşmesi için de herkesin üstüne düşen görevi daha fazlasıyla yerine getirmesi gerekir. Eğer yerine getirirse Türk devleti de bu adımı atmak zorunda kalacaktır. Çünkü başka bir yolu yoktur. Eğer şimdiye kadarki mücadele bu sonucu yarattıysa, demek ki daha fazla mücadele yükseltilirse, bundan daha fazla sonuçlar elde edilir" dedi.
'Kongreyi bizzat Apo'nun toplaması gerekiyor'
Ateşkes koşullarının sağlanması ve PKK kongresinin bizzat Öcalan tarafından toplanması gerektiğini söyleyen Bayık, şöyle konuştu:
"Onun için ateşkes koşullarının sağlanması gerekir. O zaman işte Kongre toplanabilir, Önder Apo’nun çağrılarını yerine getirebilir. Çünkü Kongre’yi bizzat Önder Apo’nun toplaması, yönlendirmesi ve yönetmesi gerekiyor. Önder Apo dışında kimse Kongre’yi toplayamaz, Kongre’de o kararları çıkaramaz. Bunun herkesçe bilinmesi gerekir.
Çünkü bu hareketi kuran, geliştiren Önder Apo’dur. Ancak Önder Apo Kongre’yi toplayabilir, Kongre’nin kararlar almasını sağlayabilir, doğrultu verebilir. Başka hiçbirimiz, PKK yönetimi veya PKK’nin kadroları bunu sağlayamaz. Bunun herkesçe netçe bilinmesi gerekir."
'Olumsuz dil ve açıklamalar süreci sabote ediyor'
Gelişmelere dair olumlu açıklamalar olduğu gibi olumsuz açıklamalar da olduğunu söyleyen Bayık, "Kullanılan olumsuz dil, yapılan olumsuz açıklamalar süreci sabote ediyor. Bunun önünün alınması gerekir" dedi.
Bayık, "Özellikle attığımız adımlara değer biçenler, olumlu görenler, bu sürecin olumlu gelişip sonuç vermesi için, başkalarının kullandığı olumsuz dilin değiştirilmesi için çaba göstermeliler" yorumunda bulundu ve "Yine bazılarının sabote etme girişimlerine karşı durmaları gerekir. Bunlar çünkü zehirlemeye yol açıyor" dedi.
Bayık, şu ifadeleri kullandı:
"Hala terörizmden, terörist örgütlenmeden, terörizmin başından sözler ediliyor. Özellikle bazılarının yarattığı hava şudur: 'Biz PKK ile mücadele ettik, PKK’yi yendik. PKK’nin teslim olması gerekir.' Böyle bir hava yaratmaya çalışıyorlar.
Bununla aslında içinde bulundukları zayıflığı, çıkmazı örtbas etmek istiyorlar. Bir amaçları budur. Gerçeğin anlaşılmasını istemiyorlar. Türkiye’nin nasıl bir çıkmazda olduğunu, nasıl tehlikelerle yüze geldiğini göstermek istemiyorlar. Üstünü örtmeye çalışıyorlar. Habire milliyetçiliği, şovenizmi, faşist anlayışı tırmandırmaya çalışıyorlar. Bununla da süreci bozup bu çatışmalı ortamdan güçlerine güç katmak istiyorlar. Özellikle de maddi ve siyasi yönden güçlenmek istiyorlar."
'3. Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu, Apo bunun önüne geçmek istiyor'
Bayık, Öcalan'ın çağrısı hakkında uluslararası alandan gelen açıklamaların olumlu olduğunu söyledi ve "Fakat sorun sadece açıklamalarla geçiştirilirse, bu herhangi bir sonuç yaratmaz. Bu açıklamaları yapanların pratikte de üstlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor" dedi.
"Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi sadece Önder Apo’yu, Kürt özgürlük hareketini ve Kürtleri ilgilendirmiyor" diyen Bayık, şöyle konuştu:
"Herkesi ilgilendiriyor. Çünkü bugün 3. Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu. Oluk oluk kan akıyor. Önder Apo bunun önüne geçmek istiyor. Demokratikleşmeyi geliştirmek istiyor. Bu herkesin çıkarına olan bir durum. Dolayısıyla herkesin pratik adım atması gerekir. Önder Apo’nun çağrısının gerçekleşmesi için üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeleri gerekiyor. Türk devletinden adım atmasını istemeleri gerekiyor."
'PKK rolünü ve ömrünü tamamladı'
PKK'nin rolünü ve ömrünü tamamladığını söyleyen Bayık, Öcalan'a atıfla "Bu nedenle PKK’nin yerine bütün bu gelişmeleri kapsayan bir demokratik örgütlenmeyi ve mücadeleyi geliştirmek istiyor. Paradigmasını bu temelde uygulamak istiyor" dedi.
Bayık, Öcalan'ın "geliştirdiği ekolojik, özgürlükçü kadın ve demokratik toplum paradigmasının" sadece Kürtler için değil, bütün halklar ve insanlık için olduğunu öne sürdü. Bayık, "Özgürlük ve demokrasi isteyen, sosyalizm isteyen herkes içindir bu paradigma. İşte bu paradigmayı demokratik, siyasal, hukuki zeminde geliştirmek, başarıya götürmek istiyor" iddiasında bulundu.
Öcalan'ın "halkların dönemini başlattığını" savunan Bayık, "Artık dönem halkların dönemidir. Halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirme dönemidir. Çünkü kapitalist modernite artık zirveye ulaşmıştır. Kaosu yaşıyor, çözüm üretemiyor. Bu nedenle halklar artık devreye girmiş bulunuyor" dedi.