- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 330,289
- Tepkime puanı
- 0
Suriye'de cihatçı hükümet, güvenlik güçlerinin Alevileri katlettiği ülkenin kuzeybatısındaki kıyı kentlerine takviye kuvvetler gönderdi.
Yüzlerce sivilin ölümüne yol açan cihatçı şiddet, Aralık 2024'te Esad'ın düşmesinin ardından iktidara gelen yeni hükümetin sivillere dönük en büyük katliamı oldu.
Şam'a bağlı güvenlik güçleri dün, hükümete karşı ayaklanmaların başladığı Tartus ve Lazkiye vilayetlerindeki alanların çoğunun kontrolünü yeniden ele geçirdiklerini açıkladı.
Lazkiye'nin yanı sıra Alevilere ev sahipliği yapan ve uzun zamandır destek üssünü oluşturan diğer kıyı bölgelerinde de sokağa çıkma yasağı yürürlükte. Saldırılar sırasında, onlarca sivil Lazkiye kırsalındaki Rus Hmeimim üssüne sığındı.
Geçiş hükümetinin Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, şiddetteki artıştan bu yana kamuoyuna yaptığı ilk açıklamada, savaşçılara silahlarını bırakmaları ve "çok geç olmadan" teslim olmaları çağrısında bulunmuştu.
Şara, hükümet güçlerinin "düşmüş rejimin kalıntılarını takip edeceğini" ve onları "adil bir mahkemeye" çıkaracağını öne sürmüştü.
El Cezire'nin aktardığına göre, çatışmaların yoğunluğu dün öğleden sonra önemli ölçüde azaldı. Ancak kasabaların dış kesimlerinde hala çatışmalar yaşanıyor.
Suriye Savunma Bakanlığı sözcüsü Hasan Abdülgani, El Cezire'ye yaptığı açıklamada, önceki gün silahlı militanların Lazkiye ve Tartus vilayetlerindeki çeşitli yerlerde güvenlik güçlerine saldırdığını ve "iyi planlanmış operasyonlarda birçok güvenlik gücünü" öldürdüğünü iddia etmişti.
Bu arada, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, gelişmelerden "derinden endişe duyduğunu" söyledi.
Pedersen bir açıklamada, "Durum akışkanlığını korurken ve biz hala kesin gerçekleri belirlerken, tüm tarafların açıkça derhal itidal göstermesi ve uluslararası hukuka uygun olarak sivillerin korunmasına tam saygı gösterilmesi gerekiyor" dedi.
Pedersen devamında şunları söyledi:
“Tüm taraflar gerginliği daha da alevlendirebilecek, çatışmayı tırmandırabilecek, etkilenen toplulukların acılarını daha da kötüleştirebilecek, Suriye'yi istikrarsızlaştırabilecek ve güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişi tehlikeye atabilecek eylemlerden kaçınmalıdır.”
Yüzlerce sivilin ölümüne yol açan cihatçı şiddet, Aralık 2024'te Esad'ın düşmesinin ardından iktidara gelen yeni hükümetin sivillere dönük en büyük katliamı oldu.
Şam'a bağlı güvenlik güçleri dün, hükümete karşı ayaklanmaların başladığı Tartus ve Lazkiye vilayetlerindeki alanların çoğunun kontrolünü yeniden ele geçirdiklerini açıkladı.
Lazkiye'nin yanı sıra Alevilere ev sahipliği yapan ve uzun zamandır destek üssünü oluşturan diğer kıyı bölgelerinde de sokağa çıkma yasağı yürürlükte. Saldırılar sırasında, onlarca sivil Lazkiye kırsalındaki Rus Hmeimim üssüne sığındı.
Geçiş hükümetinin Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, şiddetteki artıştan bu yana kamuoyuna yaptığı ilk açıklamada, savaşçılara silahlarını bırakmaları ve "çok geç olmadan" teslim olmaları çağrısında bulunmuştu.
Şara, hükümet güçlerinin "düşmüş rejimin kalıntılarını takip edeceğini" ve onları "adil bir mahkemeye" çıkaracağını öne sürmüştü.
El Cezire'nin aktardığına göre, çatışmaların yoğunluğu dün öğleden sonra önemli ölçüde azaldı. Ancak kasabaların dış kesimlerinde hala çatışmalar yaşanıyor.
Suriye Savunma Bakanlığı sözcüsü Hasan Abdülgani, El Cezire'ye yaptığı açıklamada, önceki gün silahlı militanların Lazkiye ve Tartus vilayetlerindeki çeşitli yerlerde güvenlik güçlerine saldırdığını ve "iyi planlanmış operasyonlarda birçok güvenlik gücünü" öldürdüğünü iddia etmişti.
Bu arada, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, gelişmelerden "derinden endişe duyduğunu" söyledi.
Pedersen bir açıklamada, "Durum akışkanlığını korurken ve biz hala kesin gerçekleri belirlerken, tüm tarafların açıkça derhal itidal göstermesi ve uluslararası hukuka uygun olarak sivillerin korunmasına tam saygı gösterilmesi gerekiyor" dedi.
Pedersen devamında şunları söyledi:
“Tüm taraflar gerginliği daha da alevlendirebilecek, çatışmayı tırmandırabilecek, etkilenen toplulukların acılarını daha da kötüleştirebilecek, Suriye'yi istikrarsızlaştırabilecek ve güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişi tehlikeye atabilecek eylemlerden kaçınmalıdır.”