*Yeni bir şeyler gerek

RFS, Dinamo Kiev ve Malmö maçlarında öne geçtikten sonra galibiyetleri koruyabilseydi, son haftaya 19 puanla, ikincilik koltuğunu paylaşır halde ve çoktan play-off sonrası rakibini düşünerek girebilirdi Galatasaray. Ancak bunun yerine, sahadaki oyunun geri gittiği, oyuncu havuzunun giderek azaldığı ve formda olan oyuncularının bile düşüşte olduğu bir ocak sonu Amsterdam Arena’ya mutlak galibiyet ihtiyacı ile çıktılar. Avrupa kupalarında, grup müsabakalarında son 27 maçta galibiyet sayısı 2 iken. 2 bek pozisyonunda orta saha orijinli 2 oyuncula maça çıkmanın bir bedeli olacağı açıktı ve aslında sarı-kırmızılılar, Berkan Kutlu’nun savunma tarafında beklenenden çok daha iyi bir performans vermesiyle bu bedeli savunma tarafında ödemediler, ancak işin hücum tarafında her 2 oyuncunun kalite ve hareketlilik eksikliği çok göze çarptı. Ajax da ilk devre ilerledikçe Okan Buruk’un takımını sürekli Kaan Ayhan üzerinden atak başlatmaya ya da atakları onun kanatından olgunlaşmaya zorladı ve bu atakların neredeyse tamamı ceza sahasına havadan gönderilen etkisiz paslarla bitti. Galatasaray’da ayrıca dakikalar ilerledikçe kanatlara hapsolan Mertens ve Yunus’un hareketsizlikleri ve güçsüzlükleri de dakikalar geçtikçe bütün mevcut hücum planlarını çöpe attı.
Ajax’ın 2. yarıda bulduğu golü Berkan’ın hatasıyla beraber bir hatalar zincirinin son halkası olarak görmek mümkün. Futbolda hiçbir zaman anlayamadığım korner bayrağına 2 oyuncu dikmekle başlayan (rakip takımın savunma yerleşimini bozmak için yapılsa da) hatalar zinciri, sahada 10 dakikadır sakat gezinen Yunus Akgün’ün de olduğu eksik bir takımın 70 metreyi geriye koşamaması, zaten set oyununda dahi sıkıntı yaşamamak için kendisini zorlayan Berkan’ın hareketli oyundaki ıskası, tüm geceyi konsantrasyondan uzak oynayan Galatasaray’ın bir özetiydi adeta. Okan Buruk’un da birkaç aydır konsantrasyon konusunda sıkıntıları olduğu açık. 102 puan toplanabilen yerel ligde son 5-10 dakikada, vakit geçirmek ve topu ayağında tutmak için oyuna aldığı Yusuf Demir'i, Amsterdam deplasmanında, maçın bitmesine 20 dakika varken maçı çevirmesi için sahaya atmasını açıklamak biraz zor mesela. Zira ortada bir tutarsızlık var. Yusuf sezonun kaderini etkileyecek maçlardan birisinde son 20 dakika, Mertens’in yorgunluk ve etksizlik sebebiyle yerine girebileceği bir silah olacaksa bunun mesela Hatay veya Konya maçlarında da olması lazım. Yusuf’un ligde ve Avrupa’da son 5 maçta, normal sürede oynadığı dakika süresi 5’i geçmiyor.
Galatasaray kötü kadro planlamaları, formsuzluk, teknik kadronun vasatın altındaki Avrupa kupaları performansı ile yine ufak çaplı bir buhrana doğru sürüklenmiş durumda. Avrupa kupalarında, Şampiyonlar Ligi ön elemesi dahil 10 maçta toplam 20 gol yiyen savunma hattının gözden geçirilmesi şart. 19 Ekim’den beri, bu akşamki mağlubiyete kadar oynadığı 17 maçta 1’den daha büyük farkla kazandığı sadece 1 maçta olan (Kayserispor deplasmanı 1-5), Galatasaray’ın plan ve taktiğinin de artık tıkandığını ve yeni bir şeyler denenmediği sürece, işlevselliğini tamamen yitireceğini tahmin etmek zor değil.