- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 287,211
- Tepkime puanı
- 0
İki yıl önce depremden kısa bir süre sonra Adıyaman’a gittim. Geçen bu sürede ne değişti yakından göreyim istedim. O günlerde hangi sokağa girsem yıkılmış binalar, enkaz başında bekleyen aileler vardı. Günlerce yalnız bırakıldıklarından söz ediyorlardı. Adıyaman çarşı merkezi ise gördüğümde inanılamayacak bir haldeydi. Aslında kent komple yıkılmış durumdaydı.
Geçen iki yılda Adıyaman’da ne değişti yakından göreyim istedim. Kentte hâlâ enkazlar yer yer duruyor. İnşaat çalışmaları ise ağır ilerliyor. Konuştuğum yurttaşlar tanıdıklarının ancak yüzde 10'unun TOKİ aracılığıyla yapılan evlere yerleştiğini söylüyor.
Birçok yerde yıkılan binaların bulunduğu arsalar boş halde. Toz dumanının ve beton santrallarının sardığı kentte çoğu binada ise güçlendirme çalışmaları sürüyor. Kent merkezindeki 35 konteyner kentte 55 bin 889 afetzede yaşıyor. Merkeze bağlı köylerdeki bireysel konteynerlerde de 14 bin 334 kişi kalıyor. Toplam 70 bin 223 kişi konteynerde.
Her köşe başındaki inşaat ve enkazlardan çıkan toz büyük sorun.. Kentin her cadde ve sokağını kaplayan toz bazen nefes almayı zorlaştırıyor. Bu sırada başlayan yağmura sevinen yurttaşlar, "Çok şükür yağmur yağdı. Biraz toz gider. Çamur da olsa sorun değil. Kışa razıyız ama yazın her şey dayanılamaz oluyor" diyor.
Altınşehir K1 Geçici Barınma Merkezi kentteki en büyük konteynerlerden. Sıralı dizilmiş konteynerlerde birçok aile 5 kişilik nüfusla yaşıyor.
45 yaşındaki Zeki Çetin konteynerde kızı ve 'Çarşaf' adını verdikleri köpekleriyle yaşıyor. Depremde hem köydeki hem de kirada oturduğu merkezdeki evi yıkılmış. Eşini depremde kaybeden Çelik, "Yenisaray Mahallesi'nde oturuyordum. 2'nci depremde evimiz yıkıldı. Yatalak annem vardı, duvarların altından onu biz çıkardık. Kaybımız çok" diyerek yaşadıklarını anlatıyor.
Depremin ardından kendi imkanlarıyla çadır kurduklarını belirten Çetin, " Dört ay çadırda yaşadım. Annem yatalaktı. Annemin rahatsızlığından dolayı bu konteyner bize çıktı, geldik buraya. İki yıldır buradayım. Annem depremden 1 sene sonra vefat etti. Kiracıydım, ev de çıkmadı bana. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Bu son hak sahipliğinde gene başvurumuzu yaptık, yine ret çıktı. İntiharı düşündüm, çünkü başka çarem kalmadı. Hiç kolay şeyler yaşamadık. Engelliyim çalışamıyorum. Önümüzü göremiyoruz" diyor.
Zeki Çetin ve Çarşaf
Yetkililerden tek taleplerinin bir eve yerleşmek olduğunu söyleyen Çetin, "Muhtemelen evsiz kalacağız. Yani bize 'burayı boşaltın' dedikleri zaman yine bir çadır kurup gireceğiz. Başka bir çaremiz yok. İmkan da yok. İş de yok, zaten çalışamıyorum. Hiçbir umut göremiyorum. Derdimi anlatamıyorum" diyerek sözlerini noktalıyor.
Ferhatpınar Mahallesi'nde evi ağır hasar görüp yıkılan bir kadın depremzede ise "Burada 5 kişi yaşıyoruz. Karı koca ve 3 çocuğuz, sığmıyoruz. Çok zorluk çekiyoruz. 5 kişi 20 metrekare konteynerde yaşıyoruz. Mesela sabah kahvaltıya oturduğumuz zaman bile sığmıyoruz. Bir yıldan fazladır buradayım. TOKİ evlerinden bize ev çıktı ancak yapımı devam ediyor. Anahtar daha teslim edilmedi" diyor. Emekli olan Abdurrahman Demir de ev bekleyen depremzedelerden. Demir, "Şubat'ta deprem oldu Ekim'de yerleştik buraya. TOKİ'den ev çıktı ancak ne zaman eve geçeceğimizi bilmiyoruz" ifadelerini kullanıyor.
Okuldan yaşadıkları konteynera dönen 5. sınıf öğrencisi Ahmet ise burada yaşamanın zorluğundan bahsediyor: "6 kişi bir konteynerde kalıyoruz. Ninem de vardı ona da ayrı bir konteyner açtılar. Burası kışın buz gibi oluyor. Bir de bizim çatı biraz çökük oradan da kışın su akıtıyor. 'Konteyner değişin' diye söyledik ama vinçler buraya gelmiyormuş. Evimiz depremde ağır hasar aldı ama yıkmadılar. 2 yıldır burada yaşıyoruz. Ev de çıktı yarın anahtar teslim edilecek ama ne zaman geçileceği belli değil. Yazın da buralar soğuk. Konteynerde yaşamak zor."
Konteyner kentte dolaşırken bir satıcıdan kilim alan kadınlara rastlıyorum. Gazeteci olduğumu öğrenince şikâyetlere başlıyorlar:
"Kimse sözünde durmuyor. Valiyi gördünüz mü? Ben valiyi görsem tanımam. Şurada bir konteyner var gelip onları ziyaret ediyor, fotoğraflarını çekiyor gidiyor. Burada yaşamak zor. Konteynerlerde en fazla 5 kişi yaşıyoruz. Haziranda boşaltılacak burası. Kim bilir nereye götürüp atacaklar bizi. "
Geçen iki yılda Adıyaman’da ne değişti yakından göreyim istedim. Kentte hâlâ enkazlar yer yer duruyor. İnşaat çalışmaları ise ağır ilerliyor. Konuştuğum yurttaşlar tanıdıklarının ancak yüzde 10'unun TOKİ aracılığıyla yapılan evlere yerleştiğini söylüyor.
Birçok yerde yıkılan binaların bulunduğu arsalar boş halde. Toz dumanının ve beton santrallarının sardığı kentte çoğu binada ise güçlendirme çalışmaları sürüyor. Kent merkezindeki 35 konteyner kentte 55 bin 889 afetzede yaşıyor. Merkeze bağlı köylerdeki bireysel konteynerlerde de 14 bin 334 kişi kalıyor. Toplam 70 bin 223 kişi konteynerde.
ÇAMURA RAZIYIZ
Her köşe başındaki inşaat ve enkazlardan çıkan toz büyük sorun.. Kentin her cadde ve sokağını kaplayan toz bazen nefes almayı zorlaştırıyor. Bu sırada başlayan yağmura sevinen yurttaşlar, "Çok şükür yağmur yağdı. Biraz toz gider. Çamur da olsa sorun değil. Kışa razıyız ama yazın her şey dayanılamaz oluyor" diyor.
Altınşehir K1 Geçici Barınma Merkezi kentteki en büyük konteynerlerden. Sıralı dizilmiş konteynerlerde birçok aile 5 kişilik nüfusla yaşıyor.

İNTİHARI DÜŞÜNDÜM
45 yaşındaki Zeki Çetin konteynerde kızı ve 'Çarşaf' adını verdikleri köpekleriyle yaşıyor. Depremde hem köydeki hem de kirada oturduğu merkezdeki evi yıkılmış. Eşini depremde kaybeden Çelik, "Yenisaray Mahallesi'nde oturuyordum. 2'nci depremde evimiz yıkıldı. Yatalak annem vardı, duvarların altından onu biz çıkardık. Kaybımız çok" diyerek yaşadıklarını anlatıyor.

Depremin ardından kendi imkanlarıyla çadır kurduklarını belirten Çetin, " Dört ay çadırda yaşadım. Annem yatalaktı. Annemin rahatsızlığından dolayı bu konteyner bize çıktı, geldik buraya. İki yıldır buradayım. Annem depremden 1 sene sonra vefat etti. Kiracıydım, ev de çıkmadı bana. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Bu son hak sahipliğinde gene başvurumuzu yaptık, yine ret çıktı. İntiharı düşündüm, çünkü başka çarem kalmadı. Hiç kolay şeyler yaşamadık. Engelliyim çalışamıyorum. Önümüzü göremiyoruz" diyor.

Zeki Çetin ve Çarşaf
YİNE ÇADIRA GİDECEĞİZ
Yetkililerden tek taleplerinin bir eve yerleşmek olduğunu söyleyen Çetin, "Muhtemelen evsiz kalacağız. Yani bize 'burayı boşaltın' dedikleri zaman yine bir çadır kurup gireceğiz. Başka bir çaremiz yok. İmkan da yok. İş de yok, zaten çalışamıyorum. Hiçbir umut göremiyorum. Derdimi anlatamıyorum" diyerek sözlerini noktalıyor.
KAHVALTIYA SIĞAMIYORUZ
Ferhatpınar Mahallesi'nde evi ağır hasar görüp yıkılan bir kadın depremzede ise "Burada 5 kişi yaşıyoruz. Karı koca ve 3 çocuğuz, sığmıyoruz. Çok zorluk çekiyoruz. 5 kişi 20 metrekare konteynerde yaşıyoruz. Mesela sabah kahvaltıya oturduğumuz zaman bile sığmıyoruz. Bir yıldan fazladır buradayım. TOKİ evlerinden bize ev çıktı ancak yapımı devam ediyor. Anahtar daha teslim edilmedi" diyor. Emekli olan Abdurrahman Demir de ev bekleyen depremzedelerden. Demir, "Şubat'ta deprem oldu Ekim'de yerleştik buraya. TOKİ'den ev çıktı ancak ne zaman eve geçeceğimizi bilmiyoruz" ifadelerini kullanıyor.

BUZ GİBİ OLUYOR
Okuldan yaşadıkları konteynera dönen 5. sınıf öğrencisi Ahmet ise burada yaşamanın zorluğundan bahsediyor: "6 kişi bir konteynerde kalıyoruz. Ninem de vardı ona da ayrı bir konteyner açtılar. Burası kışın buz gibi oluyor. Bir de bizim çatı biraz çökük oradan da kışın su akıtıyor. 'Konteyner değişin' diye söyledik ama vinçler buraya gelmiyormuş. Evimiz depremde ağır hasar aldı ama yıkmadılar. 2 yıldır burada yaşıyoruz. Ev de çıktı yarın anahtar teslim edilecek ama ne zaman geçileceği belli değil. Yazın da buralar soğuk. Konteynerde yaşamak zor."

VALİYİ GÖRDÜNÜZ MÜ?
Konteyner kentte dolaşırken bir satıcıdan kilim alan kadınlara rastlıyorum. Gazeteci olduğumu öğrenince şikâyetlere başlıyorlar:
"Kimse sözünde durmuyor. Valiyi gördünüz mü? Ben valiyi görsem tanımam. Şurada bir konteyner var gelip onları ziyaret ediyor, fotoğraflarını çekiyor gidiyor. Burada yaşamak zor. Konteynerlerde en fazla 5 kişi yaşıyoruz. Haziranda boşaltılacak burası. Kim bilir nereye götürüp atacaklar bizi. "