Aklını cesaretle kullanan aydın: Muzaffer İlhan Erdost

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
285,272
Tepkime puanı
0
Muzaffer İlhan Erdost, Türkiye’nin düşünce ve yayıncılık tarihinde önemli bir iz bırakmış, mütevazı yaşamı ve büyük idealleriyle tanınan bir isimdi.

Yazar Oğuz Gemalmaz ile Erdost’un hayatına, mücadelesine ve Türkiye’nin entelektüel tarihine yaptığı katkılara dair pek çok detayı konuştuk. Gemalmaz, Erdost’u yakından tanıyan bir dost olarak, onun yaşamına dair önemli anekdotları paylaştı.

Baskılara rağmen yayıncılık misyonundan asla vazgeçmedi​


Muzaffer İlhan Erdost, 1965 yılında Sol Yayınları’nı kurduğunda, Türkiye’de Marksist eserlerin yayınlanması büyük bir risk taşıyordu. Özellikle o dönemde, devletin baskıcı tutumu nedeniyle, bu tür yayınlar sık sık soruşturmalara ve tutuklamalara neden oluyordu.

Erdost, Sol Yayınları’nın kuruluşundan itibaren, bir yandan matbaada kitapların basımıyla uğraşırken, diğer yandan sık sık 1. Şube’ye çağrılıyor, sorgulanıyor ve tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya kalıyordu. Bu süreç, onun hayatının önemli bir parçası haline geldi. Gemalmaz, “Muzaffer abi, 1. Şube ile matbaa arasında mekik dokuyordu. Her kitap basıldığında, hemen sorguya çağrılıyordu. Ama o, bu baskılara rağmen yayıncılık misyonundan asla vazgeçmedi. Para için ya da şöhret için yapılacak işler değildi elbette bunlar. Yoksa kim nasıl dayanır, niye inat eder? Ama Muzaffer abi pes etmedi. Devam etti. Göze aldı. Onun sayesinde bir kuşak Marksist klasikleri Türkçe okuma şansı buldu” diyor.

Muzaffer İlhan Erdost'un kendi objektifinden çektiği Oğuz Gemalmaz fotoğrafı.

Alman Elçiliği'nin teklifini reddetmesi​


Erdost, yayıncılık hayatı boyunca bağımsızlığına büyük önem verdi. Bu bağımsızlık, onun Alman vakıfları ve büyükelçiliğinin tekliflerini reddetmesine kadar gitti. Gemalmaz, bu konuda şunları anlatıyor: “Alman vakıfları, Muzaffer abiye Kürt meselesi üzerine bir proje yapmasını teklif etti. Ancak o, bu teklifi reddetti. ‘Bizi kullanacaklar’ dedi ve bu tür dış desteklerden uzak durdu. Onun için önemli olan, bağımsız bir yayıncılık anlayışıydı. 'Bu halk için bir şey yapılacaksa kendimiz yaparız' düşüncesindeydi.”

Kardeşi İlhan Erdost’un adını yaşatmak​


Muzaffer Erdost’un hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından kardeşi İlhan Erdost’un Mamak Askeri Cezaevi’nde katledilmesiydi. Bu olay, onun hayatını derinden etkiledi. Gemalmaz, “Muzaffer abi, kardeşi İlhan’ın öldürülmesinin ardından, ‘Onun adını adıma ekleyeceğim’ dedi. İlhan adı için öldürülmedi, ama o, kardeşinin adını yaşatmak için ismini değiştirdi ve Muzaffer İlhan Erdost oldu” diye anlatıyor. Ve ekliyor:

"Muzaffer Abi için kardeşi İlhan Erdost'un yasını tutmak ya da ardından bir hatırayı yaşatmak kişisel bir konu değildi. Bu bir kuşağın, bir mücadelenin adını yaşatmaktı. Ve bunu yaptı yıllar boyunca."

Oğuz Gemalmaz

'Bilgi birikimiyle etrafındakileri aydınlatırdı'​


Muzaffer İlhan Erdost, Türk edebiyatına da önemli katkılarda bulundu. Özellikle "İkinci Yeni" şiir akımının isim babası olarak tanındı. Gemalmaz, bu konuda şunları söylüyor: “Muzaffer abi, Akis dergisinde yazdığı bir yazıda, genç şairlerin yeni bir şiir akımı başlattığını belirtti ve bu akıma ‘İkinci Yeni’ adını verdi. Bu isim, daha sonra Türk edebiyatında yerini aldı ve Muzaffer abi, bu akımın isim babası olarak anılmaya başlandı.”

Söz dönüp dolaşıp Muzaffer Erdost ile yapılan sohbetlere ve hatıralarına geliyor.

Oğuz Gemalmaz, Muzaffer İlhan Erdost ile olan dostluğunu ve onun sohbetlerini anlatırken, “Ne sohbeti, ben hep dinlemişim” diyor. Gemalmaz, Erdost’un sohbetlerinin ne kadar değerli olduğunu vurguluyor: “Muzaffer abi ile yaptığımız sohbetlerde, hep onu dinlerdim. O, düşüncelerini özgürce ifade eden, bilgi birikimiyle etrafındakileri aydınlatan bir insandı. Bugünkü gibi kopyala-yapıştır metinleri yoktu. Her şey özgün ve derindi.”

Muzaffer İlhan Erdost, Türkiye’nin düşünce ve yayıncılık tarihinde önemli bir yere sahip olan, mütevazı ama bir o kadar da cesur bir aydındı. Onun hayatı, bağımsızlık, adalet ve özgürlük mücadelesiyle doluydu. Kardeşi İlhan Erdost’un adını yaşatmak için ismini değiştirmesi, Alman vakıflarının tekliflerini reddetmesi ve "İkinci Yeni" şiir akımına isim vermesi, onun entelektüel mirasının sadece bir kısmını oluşturuyor. Oğuz Gemalmaz’ın anlattıkları, Erdost’un ne kadar büyük bir mirası inşa ettiğini hatırlatıyor.

Bugün mezarı başında anılacak olan Muzaffer İlhan Erdost'un hatırasını yaşatmak için farklı içeriklerde ve biçimlerde buluşmalarda bir araya gelmeye devam edeceklerini ifade eden Oğuz Gemalmaz, Erdost'un adını yaşatmanın Türkiye'deki eşitlik ve özgürlük mücadelesi için önemini hatırlatıyor.

 
Üst