- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 330,289
- Tepkime puanı
- 0
Suriye, iki gündür, Alevi katliamına sahne oluyor.
2024 Aralık ayında Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle cihatçı gruplar iktidara geldi.
Başını Heyet Tahrir-uş Şam’ın çektiği hükümet, Batı basını ve Türkiye’nin bütün imaj çalışmalarına rağmen, ülkede bir düzen tesis edebilmiş değil. Suriye’de saha, dünyanın dört bir yanından gelmiş onlarca cihatçı çetenin kafasına göre hareket ettiği bir başıbozukluk içinde.
6 Mart’ta Alevilerin yoğun yaşadığı Akdeniz sahili bölgesinde hükümet görevlilerinin hedef alındığı saldırılar, hızla, Suriye’nin dört bir yanından cihatçıların bölgeye akın edip eline geçen Alevi’yi öldürdüğü bir kan banyosuna dönüşmüş durumda.
Dünya, durumu görmezden geliyor. Örneğin, İngiliz devlet kanalı BBC’nin ana sayfasında, 8 Mart saat 07:54 itibariyle Suriye’deki katliama dair hiçbir habere yer verilmemişti. BBC editörleri, Ortadoğu’yla ilgili haber seçerken Alevilere yönelik saldırılar yerine, İsrail muhabirlerinin kaleme aldığı, “7 Ekim saldırıları sırasında MDMA adlı uyuşturucu, partide eğlenenlerin psikolojik travma yaşamış olmalarını engellemiş olabilir” haberini ana sayfadan duyurmayı tercih etti.
Düne kadar, ve önemli bir kısmı bir türlü sıra gelmediğinden hâlâ dünyanın dört bir yanındaki terör listelerinde ismi bulunan El Kaide artığı unsurların oluşturduğu hükümet öyle bir parlatıldı ve Esad karşıtlığı öyle bir rövanşizme dönüştü ki, en bayağı ırkçı söylemler, çekincesiz dile getirilebiliyor.
Serbestiyet’te, SETA’da, TRT’de, Anadolu Ajansı’nda sıklıkla yer verilen Ömer Özkızılcık, gece boyu süren katliamların ardından 8 Mart günü sabaha karşı yaptığı X paylaşımında, insanların etnik kimlik ve dini inançlarının, onları masum veya suçlu ilan etmeye yeterli olduğuna dair faşist yaklaşımı çok sıradan bir analiz gibi dile getirdi:
“Ahmet Şara, Suriye’de Alevilere yönelik tam boy katliamın önündeki tek engeldir. Kimi uzman dostlarımla Suriye’de Alevilerin geleceğine dair tartışmalarımızı hatırlıyorum, ben, Alevilerin katledilmedikleri için sevinmeleri gerektiğini söylüyordum… Evet, Suriye gerçeklerini kabullenmek insanın tadını biraz kaçırıyor. Birçok Suriyeli -ki sebepsiz yere değil- Esad rejiminin suçlarından Alevileri sorumlu tutuyor…”
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç sayılması gereken ifadeler, devlete ait kanal ve ajanslarda kendisine yer buluyor.
2024 Aralık ayında Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle cihatçı gruplar iktidara geldi.
Başını Heyet Tahrir-uş Şam’ın çektiği hükümet, Batı basını ve Türkiye’nin bütün imaj çalışmalarına rağmen, ülkede bir düzen tesis edebilmiş değil. Suriye’de saha, dünyanın dört bir yanından gelmiş onlarca cihatçı çetenin kafasına göre hareket ettiği bir başıbozukluk içinde.
6 Mart’ta Alevilerin yoğun yaşadığı Akdeniz sahili bölgesinde hükümet görevlilerinin hedef alındığı saldırılar, hızla, Suriye’nin dört bir yanından cihatçıların bölgeye akın edip eline geçen Alevi’yi öldürdüğü bir kan banyosuna dönüşmüş durumda.
Dünya, durumu görmezden geliyor. Örneğin, İngiliz devlet kanalı BBC’nin ana sayfasında, 8 Mart saat 07:54 itibariyle Suriye’deki katliama dair hiçbir habere yer verilmemişti. BBC editörleri, Ortadoğu’yla ilgili haber seçerken Alevilere yönelik saldırılar yerine, İsrail muhabirlerinin kaleme aldığı, “7 Ekim saldırıları sırasında MDMA adlı uyuşturucu, partide eğlenenlerin psikolojik travma yaşamış olmalarını engellemiş olabilir” haberini ana sayfadan duyurmayı tercih etti.
Düne kadar, ve önemli bir kısmı bir türlü sıra gelmediğinden hâlâ dünyanın dört bir yanındaki terör listelerinde ismi bulunan El Kaide artığı unsurların oluşturduğu hükümet öyle bir parlatıldı ve Esad karşıtlığı öyle bir rövanşizme dönüştü ki, en bayağı ırkçı söylemler, çekincesiz dile getirilebiliyor.
Serbestiyet’te, SETA’da, TRT’de, Anadolu Ajansı’nda sıklıkla yer verilen Ömer Özkızılcık, gece boyu süren katliamların ardından 8 Mart günü sabaha karşı yaptığı X paylaşımında, insanların etnik kimlik ve dini inançlarının, onları masum veya suçlu ilan etmeye yeterli olduğuna dair faşist yaklaşımı çok sıradan bir analiz gibi dile getirdi:
“Ahmet Şara, Suriye’de Alevilere yönelik tam boy katliamın önündeki tek engeldir. Kimi uzman dostlarımla Suriye’de Alevilerin geleceğine dair tartışmalarımızı hatırlıyorum, ben, Alevilerin katledilmedikleri için sevinmeleri gerektiğini söylüyordum… Evet, Suriye gerçeklerini kabullenmek insanın tadını biraz kaçırıyor. Birçok Suriyeli -ki sebepsiz yere değil- Esad rejiminin suçlarından Alevileri sorumlu tutuyor…”
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç sayılması gereken ifadeler, devlete ait kanal ve ajanslarda kendisine yer buluyor.