Batı hattında bir yarılma: Ukrayna

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
295,259
Tepkime puanı
0
Beyaz Saray’da yaşanan son Trump ve Zelenskiy kavgası, Ukrayna’da yaşanan savaşın gerçek aktörlerinin aslında ABD ve Avrupa olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Ve şu bir defa daha teyit edildi ki ABD, Rusya’nın yok olmasını istemiyor. Zira zayıflamış ve rekabetten düşmüş bir Rusya, ABD için Avrupa’ya karşı kullanılacak bir gerekçe olamayacaktır. Şu “Rusya tehdidi” diskuru, Avrupa’ya karşı ABD’ye ne çok şey kazandırdı değil mi? Öyle ya, bu aparat kaybolduğunda ABD, Avrupa’yı kime karşı koruduğunu iddia edebilir ki… Dahası, NATO’nun varlığı da bu zeminde tartışmalı hâle gelecektir. Biden, Avrupa’ya, NATO olmadan yaşayamayacakları gerçeğini göstermek için Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bir ayna olarak kullandı ve amacına da ulaştı. Bırakınız NATO’nun beyin ölümünü, iki yeni üye ile genişlemeye bile gidildi. Bana göre Trump, Biden’ın bıraktığı yerden devam ediyor. Biden’ın kıvama getirdiği Avrupa’yı ve Ukrayna’yı “haşlama” işini üstlendi. Bunu da “Barış istiyorum, savaşları bitireceğim.” diyerek kendince bir zekâ ile yürütüyor; hatta bu konudaki iddiasını “Nobel Barış Ödülü” ile taçlandırmak bile istiyor. Ne barış ama! Ukrayna’nın madenlerine çökerek, verilen yardımları tefeci gibi katbekat artırarak geri isteyen bir barış. Ve ne kadar adil değil mi? Misafir ettiği Zelenskiy’yi kameralar önünde aciz düşürmeye çalışarak üstelik. Evet, ABD ve Avrupa kavgasında dişlilerin arasına düşen, muhteris ve öngörüsüz lideri sayesinde Ukrayna oldu. Ukrayna, dünyadaki ekonomik rekabetin en büyük iki tarafı arasında kaldığını göremedi. Zelenskiy, “Avrupa Birliği bize karşı kuruldu.” diyen ABD tarafının neyi kastettiğini daha iyi görebilseydi, ülkesini bu hesabın yapıldığı bir siklet merkezi hâline getiremezdi. ABD’nin vatan ya da toprak konusuna yüklediği anlamı bilseydi, yine kendi ülkesini para ile satın alınabilecek bir “meta” konumuna da düşüremezdi. Zira Alaska’nın, Rus Çarı II. Alexandır’dan para ile alındığını; Teksas’ın ve Kaliforniya’nın aynı yöntemle alındığını umutmuş ya da bilmiyor. Devlet aklı ve tarih şuuru ne kadar önemli. Eğer biraz ibret olabilseydi, basit bir yorumla, ABD’nin varlığını Avrupa’ya karşı kazandığı da anlaşılabilirdi. ABD’nin Avrupa’nın kaybettiği yerlerde hüküm sürdüğünü anlayabilirdi. Yeniden dirilecek Avrupa’nın ilk talip olacağı yerlerin, ABD’nin elinde ya da hegemonyası altında bulunan bölgeler olduğunu da görebilirdi. Avrupalıların yanıldığı şeylerden biri de Amerikalıların Avrupa’dan gittiği ve akraba olmanın getirdiği ortak değerlere yükledikleri anlamdır. Oysa yaşanan farklı tarihler, farklı anlayışlar üretmiştir. ABD’nin İngiltere ve İspanya’ya karşı yürüttüğü savaşlar, çok farklı aidiyetleri beslemiştir. ABD’nin kısa tarihine yerleştirdiği katliamları ya da soykırımları da çok şey söyler aslında. Kirli tarihi ve hâlâ devam eden emelleri yüzünden Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsünü tanımadıkları gerçeği göz ardı edilir şey midir? Trump ve Zelenskiy kavgası ABD’nin de bazı zayıflayan yanlarını açığa çıkarmıştır. Kameralar önünde zayıf bir devlet tarafından karizması çizilmiş ve gücüne karşı isyan bayrağı çekilmiştir. Oysa güçlü devletler, gücünü çıplak bir zeminde ve bir mahalle kavgası kıvamında göstermez. “Yaşananları okyanus manzarasından izliyorsunuz.” sözüyle daha da hırçınlaşan Trump ve yardımcısı, tarihte görülmemiş bir şekilde ülkelerinin imajını sarstılar. Daha sonra kameraların karşısına geçen Trump, “Yeniden Büyük Amerika” yazılı şapkasıyla da aslında bir gerçeği itiraf ediyordu: “Şu an eskisi kadar büyük değiliz.” Sonuç olarak şunu ifade edeyim; ABD ve Avrupa kavgası bizi endişelendirmesin. Bu kavga en başta ülkemiz sonra da bölgemiz için onlarca yeni alternatif ve fırsat doğuracaktır. Batı hattındaki yarılma büyüdükçe, Doğu hattı için de fırsatları büyütecektir. Buradaki en büyük soru/sorun ise şudur: “Doğu buna ne kadar hazır?”
 
Üst