- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 282,387
- Tepkime puanı
- 0
28 Şubat Postmodern Darbesi, Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak kazındı. O dönemde İslami hassasiyetleri olan insanlar büyük bir zulme uğradı. Disiplin soruşturmaları ve baskılar sebebiyle binlerce öğrenci eğitimine devam edemedi, pek çok öğretmen, polis, mühendis, asker ve doktor ise istifaya zorlandı. Temel haklar ve özgürlükler kısıtlandı. Bu karanlık günleri yaşayan 28 Şubat mağdurları, Yeni Şafak’a o dönemde yaşadıkları zorlukları aktardı. Mağdurlar, darbenin 28. yılında bu günlerin gençlere doğru şekilde anlatılmasını ve unutulmamasını istiyor.
1997’de Konya Karatay ilçesi Ovakavağı Mehmet Akif Ersoy İlkokulu’nda görev yapan Sınıf Öğretmeni Aysel E., “28 Şubat’ın yaşandığı 97’de başörtülü ve dini hassasiyeti olan kişiler çok zorlu süreçler yaşadı. Görev yaptığım süreçte çok fazla zorbalığa maruz kaldık. Sürekli teftişler yapılıyordu. Bilerek inancımızla dalga geçiyorlar ve bunu öğrencilerin karşısında yapıyorlardı. Başımı açmam için yetkililerce ikna odalarında tutuldum, askerler kimlik kontrolü bahanesiyle sınıfıma giriyor ve sorular soruyorlardı. Sürekli soruşturma altındaydık. Soruşturmaların ardından 20 günlük bebeğim kucağımdayken askerler, MEB’in görevime son verdiğine dair bir belgeyle evime geldi. Bu belgeyle öğretmenlik görevime son verildi” dedi.
2013 yılında tekrar mesleğine dönen Aysel E., “Yine soruşturma geçirdim, uyarı cezası aldım çünkü yasak resmi olarak kalkmamıştı. Merkeze uzak doğu hizmeti muadilinde bir köye atandım. Sıfırdan öğretmenliği başlamış gibi hissettim. İslami yaşayışı ve dini istemeyen din düşmanları irtica algısı yaratarak bizi sindirmeye çalıştılar. Bize bunları yaşatanların bedel ödemelerini istiyorum. Biz bu mücadeleyi bir değer için, Allah rızası için yapmıştık. Bu bilinç maalesef kayboldu. Gelecek nesillerin daha bilinçli hareket etmeleri, geçmişi unutmamaları için yaşadıklarımızı anlatmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
28 Şubat sürecinde Mimar Sinan Güzel Sanat Fakültesi’ne bağlı Fen Edebiyat Fakültesi'nde Türkoloji öğrencisi olan Elif Seriyye de o günleri şöyle anlattı: “28 Şubat sürecinde bizlerin okulda sayısı çok azdı, bu yüzden İstanbul Üniversitesi’ndeki arkadaşlarımıza destek olmak için eylemlere gidiyorduk. Bizim okulumuz demokrasiye ve kişisel haklara saygılı bir okul olarak biliniyordu. Dekanımıza zorla bizim okuldan atılmamız emredildi, kendisi yapmadığı için dekanlıktan atıldı ve yerine emirlerini uygulayacakları birini getirdiler. Okulda bir avuç başörtülü öğrenciyi de attılar. O süreçte büyük Boğaziçi Köprüsü yürüyüşünü düzenledik.” Seriyye, “Bütün bunlar yaşandıktan sonra af çıkıp okula geri döndüğümde, diplomamdaki 1996 giriş, 2013 mezuniyeti görenler, okulu çok uzattığımı söylüyordu. Haliyle bu durum beni çok rahatsız ediyordu. BAncak bizler bu yılları kendimizi her alanda geliştirerek kayıp olmaktan çıkardık. Yaşanan günler çok zordu ve bu günlerin gelecek neslin bilmesi ve unutmaması gerekiyor. Bu yüzden 28 Şubat’ı gençlerimize anlatmalıyız, onları bu konularda bilinçlendirmeliyiz. Bir daha yaşamayız dememek gerekiyor, bilinçlenmek ve ses çıkarmak gerekiyor” diye konuştu.
Süleyman Seyfi Öğün, Öcalan'ın 'PKK'yı fesih' çağrısını 'olağan dışı' diyerek yorumladı
Kuvvet komutanları HÜRJET ile uçtu
28 Şubat’ın dijital müzesi kuruldu
MESLEĞİMDEN OLDUM
1997’de Konya Karatay ilçesi Ovakavağı Mehmet Akif Ersoy İlkokulu’nda görev yapan Sınıf Öğretmeni Aysel E., “28 Şubat’ın yaşandığı 97’de başörtülü ve dini hassasiyeti olan kişiler çok zorlu süreçler yaşadı. Görev yaptığım süreçte çok fazla zorbalığa maruz kaldık. Sürekli teftişler yapılıyordu. Bilerek inancımızla dalga geçiyorlar ve bunu öğrencilerin karşısında yapıyorlardı. Başımı açmam için yetkililerce ikna odalarında tutuldum, askerler kimlik kontrolü bahanesiyle sınıfıma giriyor ve sorular soruyorlardı. Sürekli soruşturma altındaydık. Soruşturmaların ardından 20 günlük bebeğim kucağımdayken askerler, MEB’in görevime son verdiğine dair bir belgeyle evime geldi. Bu belgeyle öğretmenlik görevime son verildi” dedi.
O BİLİNCİ YAKALAMALIYIZ
2013 yılında tekrar mesleğine dönen Aysel E., “Yine soruşturma geçirdim, uyarı cezası aldım çünkü yasak resmi olarak kalkmamıştı. Merkeze uzak doğu hizmeti muadilinde bir köye atandım. Sıfırdan öğretmenliği başlamış gibi hissettim. İslami yaşayışı ve dini istemeyen din düşmanları irtica algısı yaratarak bizi sindirmeye çalıştılar. Bize bunları yaşatanların bedel ödemelerini istiyorum. Biz bu mücadeleyi bir değer için, Allah rızası için yapmıştık. Bu bilinç maalesef kayboldu. Gelecek nesillerin daha bilinçli hareket etmeleri, geçmişi unutmamaları için yaşadıklarımızı anlatmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
GİRİŞ 1996 MEZUNİYET 2013
28 Şubat sürecinde Mimar Sinan Güzel Sanat Fakültesi’ne bağlı Fen Edebiyat Fakültesi'nde Türkoloji öğrencisi olan Elif Seriyye de o günleri şöyle anlattı: “28 Şubat sürecinde bizlerin okulda sayısı çok azdı, bu yüzden İstanbul Üniversitesi’ndeki arkadaşlarımıza destek olmak için eylemlere gidiyorduk. Bizim okulumuz demokrasiye ve kişisel haklara saygılı bir okul olarak biliniyordu. Dekanımıza zorla bizim okuldan atılmamız emredildi, kendisi yapmadığı için dekanlıktan atıldı ve yerine emirlerini uygulayacakları birini getirdiler. Okulda bir avuç başörtülü öğrenciyi de attılar. O süreçte büyük Boğaziçi Köprüsü yürüyüşünü düzenledik.” Seriyye, “Bütün bunlar yaşandıktan sonra af çıkıp okula geri döndüğümde, diplomamdaki 1996 giriş, 2013 mezuniyeti görenler, okulu çok uzattığımı söylüyordu. Haliyle bu durum beni çok rahatsız ediyordu. BAncak bizler bu yılları kendimizi her alanda geliştirerek kayıp olmaktan çıkardık. Yaşanan günler çok zordu ve bu günlerin gelecek neslin bilmesi ve unutmaması gerekiyor. Bu yüzden 28 Şubat’ı gençlerimize anlatmalıyız, onları bu konularda bilinçlendirmeliyiz. Bir daha yaşamayız dememek gerekiyor, bilinçlenmek ve ses çıkarmak gerekiyor” diye konuştu.
Süleyman Seyfi Öğün, Öcalan'ın 'PKK'yı fesih' çağrısını 'olağan dışı' diyerek yorumladı
Kuvvet komutanları HÜRJET ile uçtu
28 Şubat’ın dijital müzesi kuruldu