- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 285,284
- Tepkime puanı
- 0
Partisinin cumhurbaşkanlığı ön seçimine katılmak için başvuru yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’n peş peşe açılan soruşturmalardan birinin başlığı “sahte diploma”.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “sahte diploma” iddiaları gerekçesiyle “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlattı. Diplomanın geçerliliğinin incelenmesi için Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK) müzekkere yazıldı.
26 Şubat’ta konuya ilişkin ifadeye çağrılan İmamoğlu, "kamu görevi" nedeniyle ifade veremeyeceğini belirterek mazeret dilekçesi yoluyla tarihi değiştirdi. İmamoğlu, 5 Mart Çarşamba günü ifade verecek.
İBB Başkanı, ifadeden bir hafta önce avukatları aracılığıyla bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Neredeyse 1 saati bulan toplantıda iki avukatı ve çok sayıda gazeteci vardı.
İmamoğlu’nun diploma soruşturmasına gerekçe olan iddiaları kaynağında Girne Amerikan Üniversitesi'nden yatay geçişle İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne geçmesi var. Yatay geçişte usulsüzlük olduğu öne sürülüyor.
İmamoğlu’nun avukatları Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından olan Prof. Dr. Adem Sözüer ve Mehmet Pehlivan iddiaları yanıtladı.
Prof. Sözüer, “Ceza hukuku sorumluluğu doğuracak durum yok” yorumunu yaptı.
İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında YÖK'ün, “başvuru tarihi, derslerdeki başarı durumu ve not ortalaması” şartlarını koştuğu belirtilirken, İmamoğlu'nun hepsini yerine getirdiğinin belgeleri paylaşıldı. Üniversite sınavında alınan puanın, yatay geçiş şartlarından biri olmadığının altı çizildi.
İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ne geçişinin kabulüne rektör ya da dekan tarafından değil, üniversitenin komisyonu ve kurulu tarafından karar verildiği anlatıldı. İmamoğlu ile birlikte 50 öğrencinin daha aynı şartlarla yatay geçiş başvurusu yaptığı ve kabul aldığı, İmamoğlu'na “torpil geçilmediği” belirtildi.
Avukatlar tarafından “istismar edildiği” belirtilen YÖK'ün 'üniversiteyi tanımama ve denklik kararının' ise İmamoğlu'nun başvurusundan 1,5 yıl sonra alındığı, 6 yıl sonra yürürlüğe konulduğunun altı çizildi. Sözüer açılan soruşturmayı “yargı tacizi” olarak değerlendirdi.
Avukat Mehmet Pehlivan'sa, paylaştıkları belgelerin içeriğini açıkladı, “İmamoğlu'nun yatay geçiş için tüm kriterleri sağladığı görünüyor” ifadelerini kullandı. Pehlivan, YÖK raporunda geçen Kıbrıs'taki üniversitenin tanınmamasına ilişkin, “YÖK'ün tanıma ve denklik kuralı 1996'da getirildi. 6 yıl sonra getirilen kuralı geriye yürütmek hukuken mümkün değil” dedi.
Avukat Pehlivan kriterlere yönelik iddiaları da sıralı bir şekilde anlattı:
“Birinci kriter, başvurunun 14 Eylül 1990 tarihine kadar yapılması. İmamoğlu'nun başvuru tarihi 29 Ağustos 1990. İlk kriter tutuyor.
İkinci kriter, öğrencinin okuduğu kurumlarda sınavları başarıyla geçmesi. Transkripte İmamoğlu'nun tüm dersleri geçtiği belirtiliyor.
Üçüncü kriterde not ortalamasının 60 olması gerekiyor. İmamoğlu, 1988 güz döneminde girdiği, 1990 yaz döneminde ayrıldığı not ortalaması 4 üzerinden 2,5 yani 62,5...
İstanbul Üniversitesi'ne geçmek isteyen 51 öğrencinin dosyası, yönetim kurulu tarafından inceleniyor. Yatay geçiş komisyonu kuruluyor. Bu komisyon, ön inceleme yapıyor. İmamoğlu ile verilen kararda, komisyon oy birliğiyle yatay geçişin kabulünü yönetim kuruluna öneriyor. Daha sonra yönetim kurulu toplanıyor. Aralarında İmamoğlu'nun da bulunduğu öğrencilerin yatay geçişi onaylanıyor.
Yatay geçişe onay vermekle yetkili tek makam olan yönetim kurulu kararıyla İmamoğlu'nun geçişi resmiyet kazanıyor. İÜ Rektörü ya da dekanı değil karar veren; her üniversitede olduğu gibi kararı yönetim kurulu verdi. Yine bir kişi için değil, 51 kişi için bu karar veriliyor.”
YÖK’ün İmamoğlu için hazırladığı raporda “YÖK tarafından 1990 yılında tanınırlığı olmayan ve 1993 yılında tanınırlığına ilişkin karar alınan Kuzey Kıbrıs Üniversitesinden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yapılan yatay geçiş sürecinin tanınırlık, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve kabul işlemlerine YÖK kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği tespit edildi” ifadeleri yer alıyor.
Pehlivan ise “18 Kasım 1991 tarihli YÖK yönetim kurulu kararına göre Girne Amerikan Üniversitesi YÖK tarafından tanınıyor ama Girne'deki kampüs tanınmıyor” diyerek şunları söylüyor:
“İşin bam teli burası. Bir yatay geçiş işleminin hukuka uygun olup olmadığı, geçişin yapıldığı dönemdeki yasal mevzuat ile belirlenir. Sayın İmamoğlu'nun yatay geçiş başvurusu Ağustos 1990'da. Yani YÖK'ün istismar edilen raporundan 1,5 sene önce. O dönem için tanınırlık ve denklik şartı getirilmiş değildir. Mevzuatta da buna dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle tanınırlık şartı aranması hukuken mümkün değildir.
YÖK'ün tanıma ve denklik kuralı 1996'da getirilmiştir. 6 yıl sonra getirilen kuralı geriye yürütmek hukuken mümkün değildir.”
Pehlivan aynı zamanda, “İÜ'nün 1990 tarihli yatay geçiş işlemleri sırasında GAÜ'nün tanınmadığı kararı yoktur. Tanınırlık şartının aranması mümkün değildir” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili sözleri nedeniyle de soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma kapsamında kabul edilen iddianamede İmamoğlu, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermekle” suçlanıyor ve 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması ve siyasi yasak talep ediliyor. Davanın ilk duruşması 11 Nisan'da görülecek.
İmamoğlu hakkında, CHP davalarında yer aldığını söylediği bilirkişi hakkındaki sözleri nedeniyle açılan başka bir soruşturmada da "yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs” suçlamasıyla 4 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istendi.
Ayrıca kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen ve 2019'a kadar uzanan davanın yanı sıra, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı (2014-2019) dönemindeki bir ihale nedeniyle açılan bir dava ve Kasım 2024'te "İBB'nin bazı etkinliklerde usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı" iddialarına ilişkin başlatılan bir soruşturma da var.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “sahte diploma” iddiaları gerekçesiyle “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlattı. Diplomanın geçerliliğinin incelenmesi için Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK) müzekkere yazıldı.
26 Şubat’ta konuya ilişkin ifadeye çağrılan İmamoğlu, "kamu görevi" nedeniyle ifade veremeyeceğini belirterek mazeret dilekçesi yoluyla tarihi değiştirdi. İmamoğlu, 5 Mart Çarşamba günü ifade verecek.
İBB Başkanı, ifadeden bir hafta önce avukatları aracılığıyla bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Neredeyse 1 saati bulan toplantıda iki avukatı ve çok sayıda gazeteci vardı.
İmamoğlu’nun diploma soruşturmasına gerekçe olan iddiaları kaynağında Girne Amerikan Üniversitesi'nden yatay geçişle İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne geçmesi var. Yatay geçişte usulsüzlük olduğu öne sürülüyor.
Prof. Adem Sözüer - Mehmet Pehlivan |
Basın toplantısının adı: ‘Olan diploma’
İmamoğlu’nun avukatları Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından olan Prof. Dr. Adem Sözüer ve Mehmet Pehlivan iddiaları yanıtladı.
Prof. Sözüer, “Ceza hukuku sorumluluğu doğuracak durum yok” yorumunu yaptı.
İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında YÖK'ün, “başvuru tarihi, derslerdeki başarı durumu ve not ortalaması” şartlarını koştuğu belirtilirken, İmamoğlu'nun hepsini yerine getirdiğinin belgeleri paylaşıldı. Üniversite sınavında alınan puanın, yatay geçiş şartlarından biri olmadığının altı çizildi.
İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi'ne geçişinin kabulüne rektör ya da dekan tarafından değil, üniversitenin komisyonu ve kurulu tarafından karar verildiği anlatıldı. İmamoğlu ile birlikte 50 öğrencinin daha aynı şartlarla yatay geçiş başvurusu yaptığı ve kabul aldığı, İmamoğlu'na “torpil geçilmediği” belirtildi.
Avukatlar tarafından “istismar edildiği” belirtilen YÖK'ün 'üniversiteyi tanımama ve denklik kararının' ise İmamoğlu'nun başvurusundan 1,5 yıl sonra alındığı, 6 yıl sonra yürürlüğe konulduğunun altı çizildi. Sözüer açılan soruşturmayı “yargı tacizi” olarak değerlendirdi.
Avukat Mehmet Pehlivan'sa, paylaştıkları belgelerin içeriğini açıkladı, “İmamoğlu'nun yatay geçiş için tüm kriterleri sağladığı görünüyor” ifadelerini kullandı. Pehlivan, YÖK raporunda geçen Kıbrıs'taki üniversitenin tanınmamasına ilişkin, “YÖK'ün tanıma ve denklik kuralı 1996'da getirildi. 6 yıl sonra getirilen kuralı geriye yürütmek hukuken mümkün değil” dedi.
İmamoğlu'nun kabul kararı |
Kriterleri taşıyor muydu?
Avukat Pehlivan kriterlere yönelik iddiaları da sıralı bir şekilde anlattı:
“Birinci kriter, başvurunun 14 Eylül 1990 tarihine kadar yapılması. İmamoğlu'nun başvuru tarihi 29 Ağustos 1990. İlk kriter tutuyor.
İkinci kriter, öğrencinin okuduğu kurumlarda sınavları başarıyla geçmesi. Transkripte İmamoğlu'nun tüm dersleri geçtiği belirtiliyor.
Üçüncü kriterde not ortalamasının 60 olması gerekiyor. İmamoğlu, 1988 güz döneminde girdiği, 1990 yaz döneminde ayrıldığı not ortalaması 4 üzerinden 2,5 yani 62,5...
İstanbul Üniversitesi'ne geçmek isteyen 51 öğrencinin dosyası, yönetim kurulu tarafından inceleniyor. Yatay geçiş komisyonu kuruluyor. Bu komisyon, ön inceleme yapıyor. İmamoğlu ile verilen kararda, komisyon oy birliğiyle yatay geçişin kabulünü yönetim kuruluna öneriyor. Daha sonra yönetim kurulu toplanıyor. Aralarında İmamoğlu'nun da bulunduğu öğrencilerin yatay geçişi onaylanıyor.
Yatay geçişe onay vermekle yetkili tek makam olan yönetim kurulu kararıyla İmamoğlu'nun geçişi resmiyet kazanıyor. İÜ Rektörü ya da dekanı değil karar veren; her üniversitede olduğu gibi kararı yönetim kurulu verdi. Yine bir kişi için değil, 51 kişi için bu karar veriliyor.”
YÖK’ün raporu ve yanıt
YÖK’ün İmamoğlu için hazırladığı raporda “YÖK tarafından 1990 yılında tanınırlığı olmayan ve 1993 yılında tanınırlığına ilişkin karar alınan Kuzey Kıbrıs Üniversitesinden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yapılan yatay geçiş sürecinin tanınırlık, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve kabul işlemlerine YÖK kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği tespit edildi” ifadeleri yer alıyor.
Pehlivan ise “18 Kasım 1991 tarihli YÖK yönetim kurulu kararına göre Girne Amerikan Üniversitesi YÖK tarafından tanınıyor ama Girne'deki kampüs tanınmıyor” diyerek şunları söylüyor:
“İşin bam teli burası. Bir yatay geçiş işleminin hukuka uygun olup olmadığı, geçişin yapıldığı dönemdeki yasal mevzuat ile belirlenir. Sayın İmamoğlu'nun yatay geçiş başvurusu Ağustos 1990'da. Yani YÖK'ün istismar edilen raporundan 1,5 sene önce. O dönem için tanınırlık ve denklik şartı getirilmiş değildir. Mevzuatta da buna dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle tanınırlık şartı aranması hukuken mümkün değildir.
YÖK'ün tanıma ve denklik kuralı 1996'da getirilmiştir. 6 yıl sonra getirilen kuralı geriye yürütmek hukuken mümkün değildir.”
Pehlivan aynı zamanda, “İÜ'nün 1990 tarihli yatay geçiş işlemleri sırasında GAÜ'nün tanınmadığı kararı yoktur. Tanınırlık şartının aranması mümkün değildir” dedi.
YÖK'ün kararı 1991 yılına ait. |
İmamoğlu hakkındaki diğer davalar neler?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili sözleri nedeniyle de soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma kapsamında kabul edilen iddianamede İmamoğlu, “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermekle” suçlanıyor ve 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması ve siyasi yasak talep ediliyor. Davanın ilk duruşması 11 Nisan'da görülecek.
İmamoğlu hakkında, CHP davalarında yer aldığını söylediği bilirkişi hakkındaki sözleri nedeniyle açılan başka bir soruşturmada da "yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs” suçlamasıyla 4 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istendi.
Ayrıca kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen ve 2019'a kadar uzanan davanın yanı sıra, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı (2014-2019) dönemindeki bir ihale nedeniyle açılan bir dava ve Kasım 2024'te "İBB'nin bazı etkinliklerde usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı" iddialarına ilişkin başlatılan bir soruşturma da var.