Saray’a ‘düşman’ lazım

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
338,514
Tepkime puanı
0
Politika Servisi

“Çözüm” tartışmalarıyla siyaseti konsolide etmek isteyen Saray rejimi kendisine yeni “düşman” arıyor.

Abdullah Öcalan’ın PKK’ye yönelik silah bırakma çağrısının ardından bir taraftan barış söylemleri dillendirilirken diğer yandan rejim kendisine tehdit gördüğü tüm kesimleri uydurma suçlarla, ‘terör ile ilişkilendirmelerle’ kriminalize etmeye çalışıyor. Suriye merkezli kurulan çözüm süreci denklemi rejim açısından önceliklerin değişmesine neden oluyor. Süreci rejimin hayatta kalmasının bir yolu olarak gören iktidar bloku “baş düşman” kategorisine toplumsal muhalefeti koydu.

Ülkenin en meşru ve kitlesel direnişi olan Gezi’yi “darbe girişimi” olarak göstermeye, seçilmiş belediye başkanlarını çeşitli bahanelerle görevden almaya, ana muhalefet liderini açık açık tehdit etmeye, gazetecileri, sanatçıları, siyasileri, baroları yargı sopasıyla hizaya getirmeye çalışan Saray yönetimi, iktidarının ömrünü baskının dozunu artırarak devam ettirmek istiyor.

Kutuplaştırma siyasetine sıkı sıkıya sarılan rejim ibreyi toplumun muhalefetle doğrudan temasını sağlayacak belediyelere, halkın gözü önündeki sanatçı ve siyasetçilere, toplumsal patlama riskini ateşleyebilecek sendikalara, demokratik kitle örgütüne sol sosyalist partilere çeviriyor.

saraya-dusman-lazim-6.jpg

Bugünün BirGün'ü

Bir yanda “çözüm ve demokrasi” tartışılırken diğer yanda ağzını açan herkes hedef tahtasına konuluyor. İstanbul’da CHP’li belediyelere yönelik hamleler, Cumhurbaşkanlığına adaylığını resmen açıklayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik soruşturmalar, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e yönelik soruşturma, Medya AŞ’ye yönelik operasyon da rejimin yargı sopasıyla dizayn etmeye çalıştığı siyaseti gözler önüne seriyor. Uydurma suçlar, içi boş soruşturmalarla hamle üstüne hamle yapan iktidar, muhalefeti adliye koridorlarında sürekli savunma pozisyonunda bırakıyor.

Ancak ülkede değişmeye başlayan iklimde gösteriyor ki topyekun bir itiraz ortaya konmadıkça, iktidarın baskılarına karşı güçlü bir barikat kurulmadıkça, adliye duvarlarını aşacak toplumsal bir muhalefet ekseni yaratılmadıkça bu rejimi durdurmak mümkün olmayacak.

Sadece dün yaşananlar bile bunların en somut kanıtını oluşturuyor.

∗∗∗

CHP İL KONGRESİ DE HEDEFTE​


Rejim, CHP’ye yönelik ablukasını genişletmeye çalışıyor. Şaibe iddialarıyla kamuoyunun önüne servis edilen CHP Kurultayının ardından dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP İstanbul İl Kongresi hakkında soruşturma başlattı. Başsavcılık’tan yapılan açıklamada, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızca son dönem CHP İstanbul İl kongresi seçimlerinde seçime karıştırılan hile ve seçim kanununa muhalefet edildiğine ilişkin iddialarla ilgili olarak soruşturma işlemlerine başlatılmıştır" denildi.

∗∗∗

İL BAŞKANI ÇELİK’E SORUŞTURMA​


CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik hakkında, 31 Ocak Günü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Çağlayan Adliyesi’nde ifadeye çağrıldığı günle ilgili “Toplantı ve Gösteri Yürüşleri Kanununa muhalefet” etmekten soruşturma başlatıldı. Çelik, soruşturmayı Halk TV’de Kürşad Oğuz’un sunduğu Rota programında doğrulayarak, İstanbul Emniyeti tarafından aranarak ifadeye çağrıldığını söyledi. Halk TV’ye konuşan CHP’li Çelik, ‘‘Vatan Emniyet Müdürlüğü’nden emniyet yetkilileri telefon açtılar ve benimle birlikte 20 civarı arkadaşımıza bir soruşturma açıldığına yönelik bir bilgi ve oraya gidip ifade vermem gerektiğine yönelik bir çağrıda bulundular. 20 civarında arkadaşımız, yani öz ağabeyimin de içerisinde olduğu, İstanbul Gençlik Kolları Başkanımız ve partimizin çeşitli kademelerindeki yol arkadaşlarımız hepsi ifade süreçlerini tamamladılar’’ ifadelerini kullandı.

saraya-dusman-lazim-5.jpg

Özgür Çelik

BEYKOZ TUTUKLAMASI​


Saray rejimi muhalefet belediyelerine yönelik operasyonlarını da sürdürüyor. Esenyurt ve Beşiktaş Belediyelerinde yaşanan irade gasbına dün CHP’li Beykoz Belediyesi de eklendi. Önceki akşam aralarında belediye başkanı Alaattin Köseler’in de bulunduğu 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildi.

GİZLİ TANIK DUYDUĞUNU AKTARMIŞ​


“İhaleye fesat karıştırma" suçlamasıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir belediye çalışanının da ‘gizli tanık’ olduğu anlaşıldı. Bir süre önce Beykoz Belediyesinden ayrılarak başka bir belediyeye geçen bu kişinin, anlatımlarının bir bölümünün duyuma dayalı olduğu görüldü. Gizli tanık, ifadesinde “Ben eski dönem olduğum için beni içlerine almıyorlardı. Benimki daha çok belediye içerisindeki ve sokaktaki duyumlar üzerinedir” dedi. Öte yandan belediyenin restoran ve kafelerinde kullanılan et, şeker ve baharat alımlarının da soruşturma konusu yapıldığı anlaşıldı. Tutuklama kararının ardından ise Köseler İçişleri Bakanlığınca görevden uzaklaştırıldı. Öte yandan etrafı polis bariyerleriyle çevrilen Beykoz Belediye binasında sabahın erken saatlerinde arama ve el koyma işlemleri yapıldı. Ekipler, belediyedeki bazı evrakı delil olarak alıp, torbalarla emniyete götürdü. Karara birçok isim tepki gösterirken İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Tarihe ‘İstanbul Hukuksuzluğu’ diye geçecek bir dönem yaşıyoruz maalesef. Tarihte ilk kez İstanbul’un 3 CHP’li ilçe belediye başkanı tutuklanmış durumda. Türkiye’yi bu duruma düşüren aklı elbet milletimizle yeneceğiz." dedi.

∗∗∗

TEMELSİZ SUÇLAMA​


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gündeme getirdiği bir bilirkişi ile ilgili TV haberini yayınlayan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Sorumlu Müdür Serhan Asker, Programlar Koordinatörü Kürşad Oğuz, Programcı Barış Pehlivan ve sunucu Seda Selek hakkında açılan davanın ilk duruşması dün görüldü. Duruşmayı birçok avukat gazetecileri, meslektaşları, basın örgütü temsilcileriyle SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş, CHP Genel Başkan Yardımcıları Burhanettin Bulut, Gökan Zeybek, Gökçe Gökçen ile milletvekillleri TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın ve birçok emek meslek örgütü temsilcisi takip etti. Bilirkişi davasında kanalın tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ile Barış Pehlivan, Seda Selek, Kürşad Oğuz ve Serhan Asker hakkında beraat kararı verildi. Uydurma suçlarla 1 ayı aşkın süredir gazeteciler iktidarın ablukası altına alınırken muhalefet bloku da bu gündemle savunmada bırakılmak istendi. Savunmalarında suçlamanın bir temelinin olmadığını vurgulayan gazeteciler, yaptıklarının toplum yararına olduklarını açıkladı.

YILMAZ VE KINACI’YA 10 AY HAPİS​


Bilirkişi davasında yargılanan gazetiler tahliye edilirken Evrensel Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kürşat Yılmaz ve eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Görkem Kınacı’ya, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyeti üzerine yargılandığı davada 10’ar ay hapis cezası verildi. Mahkeme Serhat Albayrak’a yönelik ‘iftira’ suçunu işlendiği iddiasıyla Kürşat Yılmaz ve Görkem Kınacı’ya 1 yıl hapis cezası verdi. Takdir indirimi kullanan mahkeme heyeti cezayı 10 aya düşürdü.

∗∗∗

saraya-dusman-lazim-4.jpg

Nimet Tanrıkulu’nun tahliyesi sevinçle karşılandı.

TANRIKULU’NA 3 AY SONRA TAHLİYE​


‘Terör örgütü üyeliği’nden yargılanan İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu’nun yargılandığı davanın ilk duruşması dün İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tanrıkulu savunmasında, “Hayatımı yalan üzerine kurmam. Ben bir insan hakları savunucusuyum, feministim. İnsan hakları mücadelesini açık ve şeffaf bir şekilde yürütüyorum, gizli bir çalışma yapmıyorum. Şimdi de bir barış süreci yürütülüyor. Bunu değerli buluyorum. Tahliyemi istiyorum” dedi. 3 aydan uzun bir süredir cezaevinde tutulan Tanrıkulu hakkında tahliye kararı verildi.

∗∗∗

GEZİ SORUŞTURMASI GENİŞLETİLECEK​


Menajer Ayşe Barım’ın Gezi direnişi kapsamında ‘Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme’ suçundan tutukluluğu sürerken KRT tarafından soruşturmanın genişletileceği iddia edildi. KRT Özel İstihbarat Şefi Şahin Şen “Soruşturma 3 Şubat günü başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan bir savcı RTÜK’e yazı göndererek "O dönemki tüm TV kayıtlarını istiyorum. Soruşturma derinleşecek" dedi. Şen şöyle konuştu: İlk incelemelerde bazı isimler tespit edildi. Vatandaşları sokağa çağırdıkları tespit edilen bazı isimler hakkında soruşturma açılacak ileriki günlerde. Bu isimlerin banka hesap hareketleri de inceleme altına alındı. GSM kayıtları da inceleme altına alındı. Sadece TV yayınları incelemeye alınmadı. Basılı yayınlarda incelemeye alındı. Sosyal medyadan kimler, hangi paylaşımları yapmış, daha çok fenomen diye tabir edilen hesaplar inceleme altına alındı”

∗∗∗

saraya-dusman-lazim-3.jpg

BARO SUSTURULURSA ADALET DE ÖLÜR​


İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyeleri hakkında görevlerine son verilmesi ve yeni baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde yapıldı. Duruşmaya yüzlerce avukatın yanı sıra baro başkanları, emek meslek örgütü ve siyasi parti temsilcileri de katıldı. Davaya müdahil olma talebiyle verilen 100’ün üzerindeki dilekçeyi hakim reddetti. 34 gündür tutuklu olan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fırat Epözdemir’in SEGBİS ile katılma talebi kabul edilmedi. İstanbul Barosu davasında ilk beyanı veren İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, bu davanamenin Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini söyledi, “AYM karar verinceye kadar Anayasa Madde 152’ye göre geri bırakılmalı” diye konuştu.

‘ANAYASAYA AYKIRILIK AŞİKARDIR’​


Baroların varlık nedeninin, adalet, demokrasi ve hukuk devleti kavramları olduğunu ifade eden Kaboğlu, “Bize karşı açılan dava hukuku talep etmenin, hukuk hakkı istemenin sonucudur. Dünyanın emsalsiz barosu İstanbul Barosu’na karşı böyle bir dava açılabiliyorsa bu dava aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği’ne ve 81 baroya da açılmış demektir. Bu nedenle tüm baroların müdahillik talepleri kabul edilmelidir” dedi.

İbrahim Kaboğlu şu sözlerle beyanını bitirdi: “Anayasaya aykırılık aşikardır, ciddidir, açıktır. Anayasa değişmez 2. maddesinin öngördüğü temel kurallara açıkça aykırıdır. Öyle öngörüyorum ki bu aykırılığı ciddiye alacaksınız ve AYM’ye bu davayı götürmemizi sağlayacaksınız. Ayrıca adil yargılanma hakkına katkıda bulunacağınıza inanıyorum. Yoksa bu tür davalara adaletin harcayacağı zaman başkalarının adli yargılanma hakkını çalmaktan başka işlev görmeyecektir.” Kaboğlu’nun beyanının ardından hâkim, anayasaya aykırılık taleplerini ara kararla değerlendireceğini, şimdi tüm beyanları alacağını söyledi. Anayasaya aykırılık üzerine konuşan eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, “Baro bu yöntemle susturulacak olursa savunma ve adil yargılanma hakkı Türkiye’de ölür” dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Baronun bu faaliyeti amacına uygundur. Aslında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bunu kabul ediyor. Zaten görevinden doğduğunu kabul etmeseydi Adalet Bakanlığı soruşturma izni beklemeksizin bunu yapabilirdi. Haliyle görevinden doğan hiçbir konuda artık baroya ‘Amacının dışında bir faaliyet gösteriyorsun’ diyemezsiniz” dedi. Mahkeme, ara kararını açıkladı. Buna göre bir sonraki duruşma 21 Mart Cuma günü saat 9.30’a ertelendi.
 
Üst